31 Aralık 2012 Pazartesi


ORTADOĞU’DA 2013

RADİKAL İKİ/ 30.12.21012

Ortadoğu’da zaman son iki yılda reel anlamından daha hızlı ilerliyor. Arap ayaklanmalarının tetiklediği bölge iki yıl içinde birçok değişikliğe sahne olurken birçok şeyin yeni başladığını söyleyelim. Bu acıdan iyimser olmak için neden yok. 2013, bu yıla nazaran daha karmaşık, daha kanlı ve krizle geçecek. Bu da normal çünkü yılların bastırılmışlığı kendi içinden patlıyor, dışarıdan provoke ediliyor.  
2012 başında Türkiye dahil birçok günler haftalarla yıkılacağı yönünde tahminlerde bulunulan Suriye rejimi hala ayakta. Büyük bir sürpriz olmazsa yıkılacak gibi görünmüyor. 2012’de rejim zayıflamasına karşı ayakta kalırken ülkede yıkım devam ediyor; kentler, kasabalar, tarih ve yerle bir oluyor,  tarafların kopuşu hızlanıyor, düşmanlıklar artıyor. Bu durum önümüzdeki yıl daha keskinleşecek. Rejimin yıkılması halinde kimin kiminle yaşamak isteyeceği büyük bir soru işareti. Ama Esad rejiminin giderek daha vahşileşeceğini buna karşı muhalefetin de acımasız yöntemlere başvuracağını görmek gerekiyor.
SURİYE BAŞROLDE
2012’de her ülkenin bir yerinden asıldığı Suriye’deki gidişata göre başta Türkiye olmak üzere birçok ülke daha sıkıntılı bir sürece girecek. Çabuk unuttuk: Türkiye hala F-4 uçağının neden orada olduğu ve neden düşürdüğünü açıklamadı, angajman kurallarının değişmesi Suriye’nin kuzeyinin muhaliflerin eline geçmesinde katkı sağladı. Sınırlar delik deşik oldu. Ama hükümet tüm çabalarına karşın beklediği dış desteği göremeyince işi ‘Batı İttifakı’na havale etti. 2013’de Suriye meselesinde patriotlarla NATO başrolde olacak. Ama önümüzdeki yılın en önemli tartışma konusu bu bataryaların sadece Suriye’ye yönelik olup olmadığı.  Çünkü patriotların menzili ve yerleştirildiği yerler sanki İncirlik’in koruma altına alındığı havası yaratırken, Mart ayında Kürecik’e yerleştirilen radar üssünün de İran’a yönelik olmadığını kimse dile getirmiyor. 
Türkiye’nin denetimindeki Suriye Ulusal Konseyi,  Müslüman Kardeşler ağırlıklı bulunduğu için ana görevi Amerikan ve Katar patentli Suriye Ulusal Muhalefeti’ne devretti. Ama orada da Müslüman kardeşler hâkim. 2013 ya da önümüzdeki dönemde şuna alışmak gerekiyor: Bölgede Müslüman Kardeşler havzası oluşuyor. Bu da normal. Türkiye’de sonuna kadar destekliyor.  Türkiye’nin, alt emperyal anlayışla  ‘Suriye’yi kimseye yedirmeyiz’ yaklaşımı  2013’de biraz daha ‘paylaşımcı’ bir noktaya ulaşacak. 2013’de özellikle ABD ve Rusya’nın anlaşması sonucu Esad’ın ikna edilmesi durumunda geçiş hükümetleri tartışması artacak. Şu anda muhalifler ve rejimin birlikte oluşturacağı bu muhtemel yapı Suriye için tek kurtuluş olabilecek. 2012 Ankara’nın karşısına Suriyeli Kürtleri de çıkardı. Türkiye’nin  “Kürtler olur ama PYD olmaz” çıkışı devam edeceğe benziyor. Ancak, PYD’nin Suriye’nin bir gerçeği olduğunu bilmek için 10 yıl beklemeye gerek yok. Türkiye, Suriyeli Kürtleri Barzani’ye havale etti ama, Barzani’nin Irak’ta Maliki hükümeti ile kendi sorunları var. Ama 2013 için kesin olarak şunu söyleyebiliriz: Kürtler tarih sahnesine bölgenin önemli bir öznesi olarak yeniden ve güçlü olarak dönecek. Türkiye’yi en fazla meşgul edecek konu da bu olacak.
KÜRTLER  ‘AYRILMAYI’ DÜŞÜNECEK
2012 Irak’ta merkezi hükümet ile Kürtler arasındaki ipler koptu. Iraklı Kürtler’in  söylem bazında ilk kez bu kadar ‘ayrılığı’ telaffuz eder hale gelmesinde şii başbakan Maliki’nin payı büyük. Bu yıl Kerkük’ün güneyinde karşılıklı olarak konuşlanan silahlar önümüzdeki sene patlayabilir. Özellikle Talabani’nin yokluğunda dengenin kaybolduğu bir ortam buna çok müsait. Bir de kimin cumhurbaşkanı olacağını tartışacağız. Kesin olan ise Kürtlerden kim cumhurbaşkanı olursa olsun Talabani’nin ağırlığını taşıyamayacak. Sorunu  Başbakan Maliki yarattı. Saddamlaştı, anayasayı rafa kaldırırdı. İlginç olansa ABD’nin Kürtlerin yanında olmasına rağmen İran unsurunu göz önüne alarak Maliki’den yana tavır koymasıydı. Maliki hükümetiyle arası bozulan Türkiye  Irak Kürdistan’ıyla ilişkilerini geliştirdi ya da Irak Kürdistan’ına mecbur kaldı. Türkiye’nin bu adımı olumlu olmakla birlikte karşılıklı ‘çıkar’ın en somut örneğiydi. Bu alışverişin petrol ve enerjiye nasıl tahvil edileceği ise 2013’de daha netleşecek. Ancak hükümetin bir dönemler iddia ettiği herkesle kapsayıcı politika yaklaşımı bu yıl temelini yitirdi. Bu durum 2013’de sadece Irak değil diğer tüm ülkelerle ilişkilerde sorun yaşanacağı yıl olacak. Çünkü bu yıl Ortadoğu’daki cepheleşme turnusol işlevi gördü.
MISIR:
 İran ambargolar nedeniyle ekonomik olarak sıkışırken bir ABD müdahalesi mümkün görünmüyor. ABD yine İsrail’i frenlemek için çaba gösterecektir. Çünkü, Suriye ve Irak’ta ne olacağını bilemeyen, çok da kontrol edemeyen ABD’nin 2013’de İran’la uğraşması söz konusu değil.
2012 Mısır’da ayaklanmayı birlikte gerçekleştirenlerin kopuş yılı oldu. Müslüman Kardeşler’in gücünü bir an önce hayata geçirmek için asgari mutabakattan kaçarak gerçekleştirdiği anayasa referandumu sonrasında ülke kutuplara ayırdı. Referandum %64’le geçti ama katılım %33’dü. Şeriat kurallarına dayanan eski anayasanın yerini daha ağır bir anayasa kabul edildi. Ama sorun anayasadan çok demokratik bir olgunluk yerine çoğunluk baskısının hakim olduğu. ısır’da Müslüman Kardeşler ülkeyi yönetmesi ne kadar şaşırtıcı değilse 2013’deki seçimlerden galip çıkması da şaşırtmayacaktır. Ancak, en önemlisi bu yıl bölgedeki düzenin İsrail aleyhine değişikliğinin tescil yılı oldu. Artık eski dönemin diktatörlerinin olmadığı bir düzende gerçekleşen Gazze saldırısı, İsrail’in yeni dönemi test etmesi gibiydi. İsrail ‘Camp David düzenine dokundurmam’ derken eskisi gibi rahat olmayacağı da ortaya çıktı.  2013 bölgede pek iç acıcı geçecek gibi görünmüyor. Türkiye mi? Birçok soruna hazır olmalı. Ancak, Kürt sorunun çözümünü ötelediği oranda kendi bölgesindeki alt üst oluştan 2013’de etkilenecek. Bu kesin   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder