ORTADOĞU’DA
2013
RADİKAL İKİ/
30.12.21012
Ortadoğu’da zaman son
iki yılda reel anlamından daha hızlı ilerliyor. Arap ayaklanmalarının
tetiklediği bölge iki yıl içinde birçok değişikliğe sahne olurken birçok şeyin
yeni başladığını söyleyelim. Bu acıdan iyimser olmak için neden yok. 2013, bu
yıla nazaran daha karmaşık, daha kanlı ve krizle geçecek. Bu da normal çünkü
yılların bastırılmışlığı kendi içinden patlıyor, dışarıdan provoke ediliyor.
2012 başında Türkiye
dahil birçok günler haftalarla yıkılacağı yönünde tahminlerde bulunulan Suriye
rejimi hala ayakta. Büyük bir sürpriz olmazsa yıkılacak gibi görünmüyor. 2012’de
rejim zayıflamasına karşı ayakta kalırken ülkede yıkım devam ediyor; kentler,
kasabalar, tarih ve yerle bir oluyor, tarafların kopuşu hızlanıyor, düşmanlıklar artıyor.
Bu durum önümüzdeki yıl daha keskinleşecek. Rejimin yıkılması halinde kimin
kiminle yaşamak isteyeceği büyük bir soru işareti. Ama Esad rejiminin giderek
daha vahşileşeceğini buna karşı muhalefetin de acımasız yöntemlere
başvuracağını görmek gerekiyor.
SURİYE BAŞROLDE
2012’de her ülkenin bir
yerinden asıldığı Suriye’deki gidişata göre başta Türkiye olmak üzere birçok
ülke daha sıkıntılı bir sürece girecek. Çabuk unuttuk: Türkiye hala F-4
uçağının neden orada olduğu ve neden düşürdüğünü açıklamadı, angajman kurallarının
değişmesi Suriye’nin kuzeyinin muhaliflerin eline geçmesinde katkı sağladı.
Sınırlar delik deşik oldu. Ama hükümet tüm çabalarına karşın beklediği dış
desteği göremeyince işi ‘Batı İttifakı’na havale etti. 2013’de Suriye meselesinde
patriotlarla NATO başrolde olacak. Ama önümüzdeki yılın en önemli tartışma
konusu bu bataryaların sadece Suriye’ye yönelik olup olmadığı. Çünkü patriotların menzili ve yerleştirildiği
yerler sanki İncirlik’in koruma altına alındığı havası yaratırken, Mart ayında
Kürecik’e yerleştirilen radar üssünün de İran’a yönelik olmadığını kimse dile
getirmiyor.
Türkiye’nin
denetimindeki Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ağırlıklı bulunduğu için ana
görevi Amerikan ve Katar patentli Suriye Ulusal Muhalefeti’ne devretti. Ama
orada da Müslüman kardeşler hâkim. 2013 ya da önümüzdeki dönemde şuna alışmak
gerekiyor: Bölgede Müslüman Kardeşler havzası oluşuyor. Bu da normal.
Türkiye’de sonuna kadar destekliyor.
Türkiye’nin, alt emperyal anlayışla ‘Suriye’yi kimseye yedirmeyiz’ yaklaşımı 2013’de biraz daha ‘paylaşımcı’ bir noktaya
ulaşacak. 2013’de özellikle ABD ve Rusya’nın anlaşması sonucu Esad’ın ikna
edilmesi durumunda geçiş hükümetleri tartışması artacak. Şu anda muhalifler ve
rejimin birlikte oluşturacağı bu muhtemel yapı Suriye için tek kurtuluş
olabilecek. 2012 Ankara’nın karşısına Suriyeli Kürtleri de çıkardı. Türkiye’nin
“Kürtler olur ama PYD olmaz” çıkışı
devam edeceğe benziyor. Ancak, PYD’nin Suriye’nin bir gerçeği olduğunu bilmek
için 10 yıl beklemeye gerek yok. Türkiye, Suriyeli Kürtleri Barzani’ye havale
etti ama, Barzani’nin Irak’ta Maliki hükümeti ile kendi sorunları var. Ama 2013
için kesin olarak şunu söyleyebiliriz: Kürtler tarih sahnesine bölgenin önemli
bir öznesi olarak yeniden ve güçlü olarak dönecek. Türkiye’yi en fazla meşgul
edecek konu da bu olacak.
KÜRTLER ‘AYRILMAYI’ DÜŞÜNECEK
2012 Irak’ta merkezi
hükümet ile Kürtler arasındaki ipler koptu. Iraklı Kürtler’in söylem bazında ilk kez bu kadar ‘ayrılığı’
telaffuz eder hale gelmesinde şii başbakan Maliki’nin payı büyük. Bu yıl Kerkük’ün
güneyinde karşılıklı olarak konuşlanan silahlar önümüzdeki sene patlayabilir.
Özellikle Talabani’nin yokluğunda dengenin kaybolduğu bir ortam buna çok
müsait. Bir de kimin cumhurbaşkanı olacağını tartışacağız. Kesin olan ise
Kürtlerden kim cumhurbaşkanı olursa olsun Talabani’nin ağırlığını
taşıyamayacak. Sorunu Başbakan Maliki
yarattı. Saddamlaştı, anayasayı rafa kaldırırdı. İlginç olansa ABD’nin
Kürtlerin yanında olmasına rağmen İran unsurunu göz önüne alarak Maliki’den
yana tavır koymasıydı. Maliki hükümetiyle arası bozulan Türkiye Irak Kürdistan’ıyla ilişkilerini geliştirdi
ya da Irak Kürdistan’ına mecbur kaldı. Türkiye’nin bu adımı olumlu olmakla
birlikte karşılıklı ‘çıkar’ın en somut örneğiydi. Bu alışverişin petrol ve
enerjiye nasıl tahvil edileceği ise 2013’de daha netleşecek. Ancak hükümetin
bir dönemler iddia ettiği herkesle kapsayıcı politika yaklaşımı bu yıl temelini
yitirdi. Bu durum 2013’de sadece Irak değil diğer tüm ülkelerle ilişkilerde
sorun yaşanacağı yıl olacak. Çünkü bu yıl Ortadoğu’daki cepheleşme turnusol
işlevi gördü.
MISIR:
İran ambargolar nedeniyle ekonomik olarak
sıkışırken bir ABD müdahalesi mümkün görünmüyor. ABD yine İsrail’i frenlemek
için çaba gösterecektir. Çünkü, Suriye ve Irak’ta ne olacağını bilemeyen, çok
da kontrol edemeyen ABD’nin 2013’de İran’la uğraşması söz konusu değil.
2012 Mısır’da
ayaklanmayı birlikte gerçekleştirenlerin kopuş yılı oldu. Müslüman Kardeşler’in
gücünü bir an önce hayata geçirmek için asgari mutabakattan kaçarak gerçekleştirdiği
anayasa referandumu sonrasında ülke kutuplara ayırdı. Referandum %64’le geçti
ama katılım %33’dü. Şeriat kurallarına dayanan eski anayasanın yerini daha ağır
bir anayasa kabul edildi. Ama sorun anayasadan çok demokratik bir olgunluk
yerine çoğunluk baskısının hakim olduğu. ısır’da Müslüman Kardeşler ülkeyi
yönetmesi ne kadar şaşırtıcı değilse 2013’deki seçimlerden galip çıkması da
şaşırtmayacaktır. Ancak, en önemlisi bu yıl bölgedeki düzenin İsrail aleyhine
değişikliğinin tescil yılı oldu. Artık eski dönemin diktatörlerinin olmadığı
bir düzende gerçekleşen Gazze saldırısı, İsrail’in yeni dönemi test etmesi
gibiydi. İsrail ‘Camp David düzenine dokundurmam’ derken eskisi gibi rahat
olmayacağı da ortaya çıktı. 2013 bölgede
pek iç acıcı geçecek gibi görünmüyor. Türkiye mi? Birçok soruna hazır olmalı.
Ancak, Kürt sorunun çözümünü ötelediği oranda kendi bölgesindeki alt üst
oluştan 2013’de etkilenecek. Bu kesin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder