Gazeteci gözüyle “fel yaskut ennizam!”
AÇIKGÖRÜŞ KİTAPLIĞI/ MURAT GÜZEL/muratgzl@gmail.com
Arap Baharı tanımlamasını reddeden, yaşananları bölgenin iç dinamikleriyle açıklayan Mete Çubukçu, kitabında ayaklanmaların nedenlerine, sonuçlarına ve süreçte yaşananlara odaklanıyor.
Tunuslu seyyar satıcı Muhammed Buazizi, 17 Aralık 2010 tarihinde Sidi Bouzid valiliği önünde kendini ateşe verdi. Amacı kendisini hırpalayan ve meyvelerine el koyan zabıtaları protesto etmekti. Ancak Buazizi’nin kendi bedeninde yaktığı ateş kısa sürede büyüdü ve önce ülkesini, sonra bütün Arap coğrafyasını kaplayacak kitlesel bir harekete dönüşt Ayaklanmalar çok hızlı ve sert bir şekilde yayıldı. “Tunus’tan Han Yunus’a kadar” bölge halkları haksızlığa, yoksulluğa, demokratik olmayan şartlara ve yaşadıkları düzene karşı ayaklandılar. Yıkılmaz denilen diktatörleri devirip, rejimleri alaşağı ettiler. Bu hareketi birleştiren yegâne emel şu sözlerde vücut buluyordu: Fel yaskut ennizam! Yani, “Yıkılsın bu düzen!”
Meydanların ruhuyla beraber
“Yıkılsın Bu Düzen” adlı kitapta yaklaşık yirmi yıldır Ortadoğu’yu yakından takip eden gazeteci Mete Çubukçu, 2010’nun sonunda başlayıp etkilerini günümüzde de sürdüren Arap ayaklanmalarını ele alıyor. Olayları tarihsel süreç içerisinde konumlandırırken isyanları yerinde takip etmiş bir gazeteci kimliğiyle objektif ve meydanların ‘ruh’unu gözden kaçırmayan bir üslupla yaşananları özetliyor, sentezliyor, yorumluyor.
İlgisini ayaklanmaların “ürettiği” sonuçlara kadar da yayıyor: Futboldan, müzikten, sosyal medyadan, sokaklardan, gündelik hayattan örnekler sunuyor. “Arap Baharı” tanımlamasını reddeden Çubukçu, yaşananları bölgenin iç dinamikleri çerçevesinde açıklama gayretinde. Dış müdahaleleri ve uluslararası konjonktürü de bakış açısına dahil ederek ayaklanmaların nedenlerine, sonuçlarına ve süreçte yaşananlara odaklanıyor.
Arap isyanlarına ilişkin Türkiye’de birinci elden gözlem ve fikirlerle örülmüş, analitik bakışa yol açıcı kaynak sayısı son derece kısıtlı. Var olan kaynaklar da büyük ölçüde süreci “kendi içinde” kavramaya dönük çalışmalar olmaktan çok, sahip olunan ideolojik ve siyasi anlayışları Arap ayaklanmaları bağlamında yeniden üretip hem ideolojik-siyasi patronajlığı yapılan grubun görüşlerinin kaba ya da incelikli haklılaştırılmasına dönük. Bu açıdan Çubukçu’nun kitabı hem gözlem yüküyle hem de geniş ufuklu bakış açısıyla Arap ayaklanmalarına dair önemli bir kaynak.
Meydanların ruhuyla beraber
“Yıkılsın Bu Düzen” adlı kitapta yaklaşık yirmi yıldır Ortadoğu’yu yakından takip eden gazeteci Mete Çubukçu, 2010’nun sonunda başlayıp etkilerini günümüzde de sürdüren Arap ayaklanmalarını ele alıyor. Olayları tarihsel süreç içerisinde konumlandırırken isyanları yerinde takip etmiş bir gazeteci kimliğiyle objektif ve meydanların ‘ruh’unu gözden kaçırmayan bir üslupla yaşananları özetliyor, sentezliyor, yorumluyor.
İlgisini ayaklanmaların “ürettiği” sonuçlara kadar da yayıyor: Futboldan, müzikten, sosyal medyadan, sokaklardan, gündelik hayattan örnekler sunuyor. “Arap Baharı” tanımlamasını reddeden Çubukçu, yaşananları bölgenin iç dinamikleri çerçevesinde açıklama gayretinde. Dış müdahaleleri ve uluslararası konjonktürü de bakış açısına dahil ederek ayaklanmaların nedenlerine, sonuçlarına ve süreçte yaşananlara odaklanıyor.
Arap isyanlarına ilişkin Türkiye’de birinci elden gözlem ve fikirlerle örülmüş, analitik bakışa yol açıcı kaynak sayısı son derece kısıtlı. Var olan kaynaklar da büyük ölçüde süreci “kendi içinde” kavramaya dönük çalışmalar olmaktan çok, sahip olunan ideolojik ve siyasi anlayışları Arap ayaklanmaları bağlamında yeniden üretip hem ideolojik-siyasi patronajlığı yapılan grubun görüşlerinin kaba ya da incelikli haklılaştırılmasına dönük. Bu açıdan Çubukçu’nun kitabı hem gözlem yüküyle hem de geniş ufuklu bakış açısıyla Arap ayaklanmalarına dair önemli bir kaynak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder