18 Mayıs 2015 Pazartesi



1 trilyon dolar harcandı, NATO gitti, Taliban duruyor !



2001 yılının Ekim ayı. Kabil henüz Taliban’nın elinde. Başkent Kabil yakınlarındaki Bagram Havaalanı’nda ABD’nin Taliban mevzilerini havadan vurmasını izliyoruz.
Havaalanı Kuzey İttifakı olarak bilinen Şah Mesut’a bağlı Tacik güçlerinin elinde. Şah Mesut El Kaide tarafından öldürülmüş. O vakit El Kaide henüz bilinmiyor tabii ki. Bagram’ın bir süre sonra‘terörle mücadele’ adı altında olmadık işkencelere ev sahipliği yapacağından habersiziz.
Bu kez Mezar-ı Şerif’e gitmek üzere uçağa binmek için çok kısa süre uğradığımız Bagram tarihe kara bir sayfa olarak geçecek mekanlardan biri. Tıpkı, Guantanamo, Ebu Gureyb gibi, Bagram da yıllar içinde El Kaide, IŞİD gibi örgütlere asker alma bürosu gibi çalışacak…
Uçağımız Bagram Hava Üssü’nden Mezar-ı Şerif’e doğru havalanırken yıllar öncesini düşündüm. Nato 2014 sonu itibariyle Afganistan’dan çekilmiş. Büyük çoğunluğu ABD askeri olmak üzere Afganistan’daki asker sayısı 140 binden 14 bine inmiş. ABD teröre karşı savaş konumundan Afganistan’a destek ve danışma misyonuna geçmiş. 13 yılda ne çok şey olmuştu. Birçoğunu unutmuştuk bile.
2001’de Afganistan’ı işgal direktifini veren George Bush ve neo-conlar yönetimden ayrılalı çok oldu. Geride kalan 14 yıl boyunca hedefe varıldı mı tartışılır ama bu süre içinde El Kaide lideri Osama bir Ladin öldürüldü, El Kaide Afganistan’da ciddi güç kaybetti. Taliban hala varlığını sürdürse bile eski gücünü koruyamamış gibi.
Irak, Suriye, Yemen, Kuzey Afrika gibi bölgeler artık bu tür örgütler için daha cazip; özellikle bunların toplamından ortaya çıkan IŞID ya da DAİŞ için. Ama tohumlar hep Afgan coğrafyasında atıldı.

Kim alınırsa

Bugün Suriye’de devam eden iç savaş, Irak’ın işgalinin yolu o zamanlar açıldı. IŞID dolaylı da olsa da Sovyetler’e karşı o dönem Afganistan’daki Taliban vb. grupları destekleyen, dünyanın dört bir yanından mücahit taşıyan ülkelerin eseri.  Ve o yıllardaki savaşta ABD ile iş tutan Müslüman grupların, hareketlerin, özeleştiri vermeden ABD-Batı karşıtı havalarda olması da inandırıcı değil. Artık kim alınırsa.
ABD 2001’de Huntington’ın ‘Medeniyetler Çatışması’ safsatasına Afgan operasyonuyla hayat verirken herkesi de bu tuzağa düşürdü. Doğu-Batı karşıtlığı vs. derken neo-liberalizm hayat buldu, savaş sanayi canlandı. Herkes de ‘Medeniyet Çatışması’ tezine balıklama atladı. Kapitalist sistem o dönemki restorasyonunu tamamladı. Ortadoğu’da ise bu restorasyon için önü açılanlar, işi abartıp güçünü yanlış hesaplayınca bölgede işler eski halinden beter oldu.
Afgan’a dönersek; ABD toplamda 13 yıl boyunca sadece kendisi 1 trilyon dolar harcadı. Evet, yanlış okumadınız sadece ABD Afganistan işgali/operasyonu için kendi bütçesinden 1 trilyon dolar harcamıştı. Karşılığını aldı mı? Hem evet hem hayır. Dünya bir savaş alanına döndü. Bir süre sonra Irak işgal edildi, Suriye iç savaşına giden yol açıldı. Hesapta olmayan bir Arap ayaklanmasına uyum sağlanmaya çalışıldı ama olmadı. ABD Afgan savaşında Orta Asya yolunu şimdilik temizledi.
Şimdi NATO güçleri Afgan güvenlik güçlerini yeniden yapılandırmaya, danışmanlık yapmaya çalışıyor. Afganistan ordusu sıfırdan kuruluyor. Polis bir nebze daha ileride. Ama işleri hiç kolay değil. Çünkü ordusu olmayan bir ülkede ordu kurmak, üstelik Taliban gibi örgütlerle sürekli savaşılan, her türlü suç örgütünün yer bulabileceği, uyuşturucunun hala en önemli ticaret olduğu bir coğrafyada hiç de kolay değil.
ABD çekilirken kafi miktarda askeri üs, malzeme ve silahı Afgan ordusu için bırakmış durumda. Ama kaderin cilvesi kurulmaya çalışılan ordunun başında Sovyetler Birliği tarafından eğitilen ‘yaşlı’ kuşak var. Hatta bazı alanlarda hala Sovyet/Rus silahları kullanılıyor, subaylar Rusça konuşuyor. Yeni kuşak subaylarsa başka ülkelerde yetişiyor, İngilizce konuşacaklar.
NATO’nun çekilmesinden sonraki ilk‘çatışma sezonu’nda askerler kayıp vermiş. Bu kayıp geçen yılın aynı vaktine göre yüzde 70 daha fazla. Üst düzey subaylar bunu normal karşılıyor. Ve ayaklanma ya da terör sona ermese bile azaltılması için önümüzdeki dönemde karşı tarafa ciddi darbe vurulacağını söylüyorlar.
Bu ilk yıl ve gelecek yıllarda Afgan ordusu ve polisi kendi ayakları üzerinde durmak zorunda. ABD ya da NATO eğitim verip önümüzdeki yıllarda ülkeden ayrılacak.

Taliban hala ayakta

2001’deki Amerikan işgalinin gerekçesini oluşturan El Kaide artık ülkede giderek gücünü kaybediyor. Zaman zaman şok saldırılar yapsa da eski etkisi yok. Ama Taliban hala ayakta. Ayakta ama eski gücünde olup olmadığı yakında belli olacak. Farklı aşiretler gerektiği zaman Taliban olabiliyor, sınırlardaki suç şebekeleri Taliban gibi davranabiliyor.
Ancak Taliban ülkede hala mevcut ve güvenlik güçlerine en fazla zarar veren hareket de onlar. Ancak, cazibesini yitirme riskiyle karşı karşıyalar. Peki IŞİD?
Afganistan’da IŞİD henüz yok. Taliban korku yaymak ve etkisini artırmak için IŞİD bayrağı kullanıyor, hatta birtakım suç şebekeleri  de aynı yöntemi deniyor.  Henüz Afgan’dan IŞİD’e biat yönünde bir mesaj da mevcut değil.
Son Afgan turumuz 2002’deydi. Kabil’de rahat rahat dolaşarak haber yapmıştık. 13 yıllık ‘terörle mücadele’ sonunda bugün ise ‘yabancı olarak’ dışarıda dolaşmamız pek mümkün değil. Yani 13 yıl sonra durum hala parlak değil. Başkent Kabil’de intihar saldırısı riskine karşı hala trafik sıkışıklığından kaçılıyor. Sokaklarda 10-15 dakika kalmanız kaçırılmanızla sonuçlanabiliyor.

Üç kuşak boyu savaş

Afganistan son 45 yılda işgal, savaş, iç savaş, işgal, yine savaş görmüş bir ülke. Üç kuşak savaştan başka bir şey görmemiş. Önce Sovyetler, sonra, ABD-Suudi-Pakistan destekli mücahit akını ve Taliban, El Kaide, Amerika, NATO ve şimdi kendi başına artık.
35 yıllık Afgan macerası ve hesapsızlığı bugün yanı başımızda Suriye’de, Irak’ta devam ediyor, Libya’da sürüyor. Ve daha da sürecek gibi görünüyor.
Peki Afgan halkı geleceği kurmayı başarabilecek mi? Umalım ama bu hiç de kolay değil.