5 Aralık 2012 Çarşamba


‘FİLİSTİNLİ SEVGİLİ’

Birleşmiş Milletlerdeki Filistin oylaması sonrası en güzel başlıklardan birini Akşam gazetesi attı: ‘Selam Sana Filistin’. Filistin 65 yıl sonra BM’de üye olmayan devlet olarak kabul edildi. Bunun anlamı şu: Filistin yönetimi artık BM kurumlarına üye olabilecek. Filistin 65 yıl önce İngiliz manda sisteminden sonrası BM tarafından ikiye bölündü. Bir yıl sonra İsrail devletinin işgal toprakları üzerinde kurulmasıyla Filistin sorunu dünya ve insanlık vicdanına bir hançer gibi saplandı. Alınan karar 65 yıldır kangren hale gelen yarayı iyileştirir mi bilinmez ama karar önemli. Umutlu olmak içinse erken. Yine de Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın BM kürsüsünden söylediği gibi “Filistin halkını tamamen yok etmeye çalışmalarına rağmen başaramadılar”.

ABD-İSRAİL İTTİFAKI
1947’de BM’nin taksim planı Araplar tarafından reddedildi. 1948’de İsrail kuruldu. Filistinliler topraklarından sürüldü. 1967 savaşında Araplar yenilince Filistin toprakları giderek küçüldü. Filistin toprakları her geçen yıl kemiriliyor. Filistinliler bugün Gazze dışında Batı Şeria’ta  %16’lık bir toprağa sıkıştı. Bu oran 10 yıl önce %22’ydi.  İsrail, Filistin konusunda BM’nin onca kararını umursamadı. ABD’nin kararı ‘barış sürecini zedeleyecek bir karar’ olarak değerlendirmesi ise komik. Filistin Yönetimi zayıflatan bu yaklaşım sonunda İsrail ve ABD’yi sadece Hamas’la baş başa bırakacak.
ARAFAT’IN ESERİ
1974’de Arafat nam-i diğer Abu Amar’ın BM Genel Kurulundaki konuşmasını hatırladım. Arafat o gün ‘buraya bir zeytin dalı ve bir silahla geldim. Zeytin dalının elimden düşmesine izin vermeyin’ demişti. Bu tarihi konuşma Filistin mücadelesinin uluslar arası olanda tanınması yolunda bir dönüm noktası oldu. 38 yıl sonra alınan bu karara giden yolda taşlar Arafat tarafından döşendi.   Karar öncesi Mahmud Abbas “biz bu dünyaya fazla mıyız” demiş. Yine tarihe not olarak düşülecek bir cümle. Evet, Filistinliler bu dünyaya fazla mı? İsrail neden çözüme yanaşmaz? Arap ülkeleri neden hep bahane üretip Filistin konusunda iki yüzlü davranır, hatta Filistin meselesini ellerinde koz olarak tutarlar? Bu soruların yanıtları bu yazının boyutlarını aşar. Kısa süre önce çıkan Yıkılsın bu Düzen, Arap Ayaklanmaları ve Sonrası adlı kitabımda şöyle yazdım: Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu sorunun çözülmesi mümkün değildir. Modern Ortadoğu tarihinin krizleri, savaşları, ikili ya da çoklu ilişkileri de bu sorun üzerinden şekillenir”.

ÇÖZÜM BİRLEŞMEDE
20 yıldır Filistin’i takip eden bir gazeteci olarak ideal olmasa bile gerçekçi çözümün 1967 sınırları üzerinde, başkenti Kudüs olan, mültecilerin makul oranda dönüş yaptığı, Batı Şeria ve Gazze’den oluşan laik demokratik bir Filistin devletinden geçtiğine inanırım. Toprağı bol olsun Edward Said iki devletli çözümün aldatmaca olduğunu söyleyerek Oslo’ya karşı çıkmıştı. Aslında haklı çıktı. Ama bir de dünya gerçekleri var. Öte yandan mesele bazılarının savunduğu gibi Filistin’de bir İslam devleti meselesi değildir. Mesele özgürlük, onur ve kendi toprakları üzerinde bir devlet kurma mücadelesidir.  İşte bu noktada artık El Fetih ve Hamas’ın yan yana gelmesi, Hamas’ın İsrail’in varlığını tanıması, İsrail’in de gerçek bir barışa yanaşması gerekmektedir. Filistin sorunu yeni bir aşamaya girdi. Ama yıllardır mücadele eden Filistin halkının önünde daha uzun yol var.  Şifresi de Mahmud Derviş’in Filistinli Sevgili adlı şiirindeki dizelerde yatıyor: Dün seni limanda gördüm/ yapayalnız, yolluksuz yolcu/Bir yetim gibi sana doğru koşuyordum/
Arıyordum sanki yaşlı anamı/ bir Filistin vardı, bir Filistin gene var.

Mete Çubukçu
1/12/2012 AKŞAM GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder