ÖCALAN SURİYE’DE KÜRTLERİ İKNA EDER Mİ?
RADİKAL İKİ/ 13.1 2013
2103 Kürtlerin Ortadoğu sahnesine yeniden bir
özne olarak dönecekleri yıl olacak demiştik. Kürtler açısından Irak ve
Suriye’deki gelişmelerin yanı sıra Türkiye’de Abdullah Öcalan’ı merkeze alan
yeni bir girişimi de hesaba katarsak bundan böyle Kürtsüz bir Ortadoğu’nun
olamayacağını söylemek iddialı kaçmaz.
Hükümetin Öcalan üzerinden, ilk kez bu kadar net
olarak yeni bir süreç başlatmasının birkaç nedeni var. 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi AK Parti,
dolayısıyla başkanlığa aday olacak Erdoğan’ın ‘pürüzleri’ ortadan kaldırmak
istemesi. Bu tabii ki Kürtlerin haklarını da içeren önemli yasal değişiklikleri zorunlu kılmakta. Diğer nedenler
ise Irak ve Suriye’deki Kürtlerin siyaseten öne çıkmalarıyla ilgili. Çünkü bu
iki ülkede Kürtlerin atacağı adımlar Türkiye’yi etkileme kapasitesine sahip. Türkiye
kendi dışındaki Kürtlerle ilişki kurmanın, özellikle Suriye’deki gelişmeler göz
önüne alındığında, sorunsuz olmayacağını farkına vardı. Kendi Kürt sorunun çözmeden
ya da bu konuda adım atmadan Türkiye’nin bölgede rahat hareket edemeyeceği, AK
Parti’nin altını dolduramadığı ‘bölgesel güç olma’ iddiasını hayata geçiremeyeceği
görüldü. Bu nedenle Türkiye’nin atacağı
adımlarda Irak, Suriye’deki Kürtleri dikkate alırken bunların Türkiye’ye nasıl
yansıyacağının da farkına varıldığı söylenebilir. Arap ayaklanmaları sonrasında
‘örnek ülke’ olarak görülen ama Kürt sorunun çözemeyen bir Türkiye’nin bir
ayağının her zaman topal kalacağı biliniyor. Ayrıca, Arap ayaklanmaları
sonrasında yükselen Müslüman Kardeşler ya da Sünnilik temelindeki çözüm ve
dayanışmanın Kürt meselesinde anahtar olamayacağı da görüldü. Bu üç
coğrafyadaki Kürtler açısından son kertede etnik kimliğin mezhebi kimliğin önünde
geldiği sonunda anlaşıldı. Üstelik Irak’ta Kürdistan’ıyla yakın bir ilişki
kuran Ankara’nın kendi Kürtlerleriyle kavgalı olması samimi bir yaklaşım
olmaktan uzaktı.
ÖCALAN’IN ETKİSİ
Irak Kürdistan’ı ile yıllar sonra kurulan ve
olumlu bir adım olan ilişkiler sadece stratejik açıdan değerlendiriliyorsa
bunun bir yanılgı olduğu ortada. Ama asıl önemlisi Suriye Kürtleri’nin
kontrolünü Barzani üzerinden sağlamaya çalışan politikanın tam işlemeyeceğinin
anlaşılması. Barzani Suriye Kürtleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olmakla
birlikte merkezi hükümetle yaşadığı sorun nedeniyle enerjisini ve inisiyatifini
Suriye Kürtleri üzerinde yoğunlaştıramadı. İşte bu noktada Suriye’de önemli bir
güç olan PYD’nin ikna edilmesinde Öcalan’ın önemli rol oynayabileceği
anlaşıldı. Irak’ta Kürtlerin giderek
merkezi hükümetten kopması beraberinde ‘bağımsızlık’ düşüncesinin daha çok
dillendirilmesini getiriyor. Bağımsız Kürdistan fikrinin neleri tetikleyeceği,
Suriye ve Türkiye’yi nasıl etkileyeceği hesaplanırken Suriye’de de Esad rejimi
sonrası Kürtlerin Araplarla eski düzende bir arada olmayacakları biliniyor. Yani
Esad’lı ya da Esad’sız bir Suriye’de Kürtler artık eski pozisyonlarına
dönmeyecek.
PKK’ya yakın olan PYD ya da Barzani’ye yakın Kürt
partileri sonuç olarak federal bir
yapıda ısrar edeceklerdir.
SURİYE’DE ÖCALAN FAKTÖRÜ
Suriye’de hesaplayamadığı engellerle karşılaşan,
Esad rejimin yıkmak için yola çıkarken Kürtleri ve PYD’yi pek fazla hesaba
katmayan Ankara bu durumda Öcalan’ın faktörünün önemli rol oynayabileceğini
düşünüyor. PYD Esad’ın yanında yer almadığını açıklamasına rağmen Türkiye ile
arası iyi olmadı. Sadece PYD değil Suriyeli Kürtler, Türkiye denetimindeki
Suriye Ulusal Konseyi’ne hala katılmış değil. Örgüt ve silahlı güç olarak da
öne çıkan PYD’nin önümüzdeki dönemde de Türkiye ve Barzani’nin ‘direktiflerine’
uymayacağı ortada. Ankara’nın özellikle bazı radikal İslami grupları PYD’ye
karşı kullanması da işe yaramış gibi görünmüyor. PYD, Nursa cephesi üyelerinin Ceylanpınar’dan
Resulayn’a geçirilip kendilerine saldırdığını, ardından Türkiye döndüklerini
iddia etti. Keza istihbarat servislerinin Suriye’deki faaliyetlerinin Esad’a
karşı olduğu kadar PYD’yi de hedef aldığı iddia edildi. Tüm bunlar da PYD’nin
önünün kesemedi. İşte bu noktada Öcalan’ı ideolojik lider olarak gören PYD’nin
de yine Öcalan tarafından ikna edilebileceği düşünüldü. Öcalan’ın da Suriye
konusunda PYD’ye şu mesajı ilettiği söyleniyor: “Diğer oluşumları tasfiye edin.
Diğer grupları tasfiye etmek için gerekirse şiddet kullanın. Esad’a vereceğiniz
enerjiyi Araplara verin”. Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı bu açıklama görüşmelerin
yeniden başlamasının zamanlaması ve gerekçelerinden bazılarını net olarak ortaya
koyuyor.
İran’ınsa Türkiye ile arası son dönemde gergin.
Farklı düzeydeki yetkililer Türkiye’yi ağır sözlere eleştiriyor. Bunun altında
iki ülkenin bitmek bilmez rekabeti yatıyor. Bu rekabette PKK Türkiye açısından önemli
bir engel. İran’ın PKK ilişkisi de biliniyor. Ankara bu adımla Tahran’ın bu gücünü
elinden alma imkanına sahip olmak niyetinde.
Yani hükümeti Öcalan’la görüşmeye iten yeni
süreci 4 ülkedeki ‘Kürdistan sorunu’ tetiklemiş durumda. Bu girişimin Türkiye’nin etrafındaki ülkelerle sorunlu olduğu
bir döneme denk gelmesi de Öcalan’a giden yolu açmış gibi. Türkiye’nin önünü kendi
içindeki Kürt ve diğer ülkelerdeki Kürdistan sorunun çözmesi ve yapılacak
işbirlikleriyle açılabilir. Yani Türkiye kendi iç sorunu kadar etrafındaki
sorunların çözümünde Öcalan’ın etkili olabileceğini gördü. Zaten içerideki
barış dışarıda da barışı getirebilecektir. Önemli olan Türkiye’nin kendi halkları,
kendi vatandaşlarıyla barışması, ölümlerin bitmesi ve Kürtlere haklarının iade
edilmesidir. Türkiye’de barışı
sağlamayan Türkiye bölgede de barışı sağlayamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder