MİT’TEN
BİR HEYET KANDİL’E
AKŞAM 5.1.2013
“Yeni bir görüşme süreci başlatarak yeni
anayasada vatandaşlık tanımı konusunda mutabakat sağlanabilir. Yeni anayasa ve
af. Genişletilmiş bir yerel yönetim şartına kimse hayır demez. Anadilde eğitim
ilkesel olarak kabul edilir. Bu adımlardan sonra PKK’nın silah bırakması, sınır
dışına çekilmesi, silahlı mücadeleden vazgeçtiğini açıklaması gelebilir. Ateşin
durdurulması için en azından bu şartların bu yıl bitmeden hayata geçmesi
mümkün.”
22 Eylül 2012 tarihinde AKŞAM gazetesinde ‘Yeni Bir
Oslo Mümkün mü? diyerek bu satırları yazmıştım. Sıralamalar değişebilir ancak
2012 bitmeden yazdıklarımın hayata geçmekte olduğunu görmek sevindirici. Bunlar
tabii ki sadece temenni değil süreci izlemenin sonucu. Sevindirici olansa yazdıklarımızın
doğrulanmasından çok yeni bir sürecin başlamış olması.
İMRALI’DAN
SONRA KANDİL
Şimdi
gelelim asıl konuya: Eylül ayında yukarıdaki satırları yazdıktan bir süre sonra
MİT müsteşarının İmralı’da Öcalan’la görüştü. Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata
İmralı’ya gitti. Ama bu ziyarete paralel
olarak başka bir görüşme de söz konusu. MİT’ten başka bir heyet Kandil yolunda.
Heyet Kandil’de görüşmeler yapıyor ya da yaptı. Heyette kimlerin olduğunu
bilmiyoruz. İmralı görüşmesi sonrası görüşmenin gerçekleşmesi daha mümkün. Yani
bu kez devlet süreç konusu Kandil’e anlatıyor. Öcalan’ın mesajı Kandil’e
iletiliyor ve Kandil’in tepkisi bekleniyor. Öcalan Kandil’i göz ardı ederek yola çıkamayacağını biliyor. Kandil büyük oranda
Öcalan’ın planını kabul edecektir. Ancak, ayrık otlarının itirazı olacak, kopma
yaşanacaktır. Bunlara hazırlıklı olmak gerekiyor. Hazırlıklı olunması
gereken bir diğer nokta ise tıpkı 1993 ve 2011’de yaşanan Bingöl ve Silvan
olaylarına benzer girişimlerdir. Hükümet ve İmralı bu konuda kararlı ise bu girişimlerin
tuzağına düşmemelidir.
İHTİYAT
VE UMUTLU OLMAK
Öcalan’ın belirleyici isim, PKK ile Kürt sorunun
birbirinden ayrılmayacağı, iç içe geçtiği bir gerçek. Cengiz Çandar’ın TESEV için hazırladığı “PKK
Nasıl silah Bırakır?” adlı raporu, Balıkçı olarak andığımız, İmralı’nın nabzını
çok iyi tutan İlhami Işık’ın değerlendirmeleri ve kendi tecrübelerimiz bu
süreçte nelere dikkat edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Öncelikle karşılıklı söylemlerle dikkat edip sert
üsluptan kaçınmak gerekiyor. Karşılıklı güvensizliğin aşılması, PKK’nın silah
bırakmasının Kürtler’de siyasi olarak karşılığını bulması, atılan adımın sadece
2014 seçimlerine yönelik bir oyalamaca olmadığına inanılması, KCK davalarında
yeni bir düzenleme, af çıkartılması, yeni anayasadaki hak ve özgürlükler,tanımlar
kısmıda önemli. Silahların bırakılıp toprağa
gömülmesi ise son aşamadır. Hiç kimse önce silah bırakılmasını beklemesin.
Bu adımın
atılmasındaki önemli neden Suriye ve Irak’ta yaşanan sürecin, Kürt sorunun
çözememiş bir Türkiye’nin aleyhine işleyebilme ihtimali. Erbil’le kurulan iyi
ilişkiler, kendi sorunun çözemeyen bir Türkiye’yi ileriye taşıyamaz. Ancak,
Türkiye bu sorunu salt dış denklemler açısından değil kendi geleceği ve
toplumsal barışı için çözmek durumunda. Uzun yıllardır ilk kez karşılıklı
olarak kararlı bir sürecin başlamasını desteklemek, çıtayı çok yükseltmeden umudu
korumak gerekiyor. Herfried Münkler’in Yeni Savaşlar adlı kitabında yaptığımız
alıntıyı bir kez kullanmakta yarar var: “Askeri olarak kazansanız bile siyaseten
kimse kazanamaz” diyor. Zaten tarih de bölgede Kürtleri bir özne olarak yeniden
sahneye çıkarıyor. 2013 önemli. Fırsat kaçmasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder