7 Ocak 2013 Pazartesi



MİT’TEN BİR HEYET KANDİL’E  

AKŞAM 5.1.2013


 “Yeni bir görüşme süreci başlatarak yeni anayasada vatandaşlık tanımı konusunda mutabakat sağlanabilir. Yeni anayasa ve af. Genişletilmiş bir yerel yönetim şartına kimse hayır demez. Anadilde eğitim ilkesel olarak kabul edilir. Bu adımlardan sonra PKK’nın silah bırakması, sınır dışına çekilmesi, silahlı mücadeleden vazgeçtiğini açıklaması gelebilir. Ateşin durdurulması için en azından bu şartların bu yıl bitmeden hayata geçmesi mümkün.” 
22 Eylül 2012 tarihinde AKŞAM gazetesinde ‘Yeni Bir Oslo Mümkün mü? diyerek bu satırları yazmıştım. Sıralamalar değişebilir ancak 2012 bitmeden yazdıklarımın hayata geçmekte olduğunu görmek sevindirici. Bunlar tabii ki sadece temenni değil süreci izlemenin sonucu. Sevindirici olansa yazdıklarımızın doğrulanmasından çok yeni bir sürecin başlamış olması.

İMRALI’DAN SONRA KANDİL

Şimdi gelelim asıl konuya: Eylül ayında yukarıdaki satırları yazdıktan bir süre sonra MİT müsteşarının İmralı’da Öcalan’la görüştü. Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata İmralı’ya gitti. Ama bu ziyarete paralel olarak başka bir görüşme de söz konusu. MİT’ten başka bir heyet Kandil yolunda. Heyet Kandil’de görüşmeler yapıyor ya da yaptı. Heyette kimlerin olduğunu bilmiyoruz. İmralı görüşmesi sonrası görüşmenin gerçekleşmesi daha mümkün. Yani bu kez devlet süreç konusu Kandil’e anlatıyor. Öcalan’ın mesajı Kandil’e iletiliyor ve Kandil’in tepkisi bekleniyor. Öcalan Kandil’i göz ardı ederek yola çıkamayacağını biliyor.                                                                                                                                                                                           Kandil büyük oranda Öcalan’ın planını kabul edecektir. Ancak, ayrık otlarının itirazı olacak, kopma yaşanacaktır. Bunlara hazırlıklı olmak gerekiyor. Hazırlıklı olunması gereken bir diğer nokta ise tıpkı 1993 ve 2011’de yaşanan Bingöl ve Silvan olaylarına benzer girişimlerdir. Hükümet ve İmralı bu konuda kararlı ise bu girişimlerin tuzağına düşmemelidir.  

İHTİYAT VE UMUTLU OLMAK

Öcalan’ın belirleyici isim, PKK ile Kürt sorunun birbirinden ayrılmayacağı, iç içe geçtiği bir gerçek.  Cengiz Çandar’ın TESEV için hazırladığı “PKK Nasıl silah Bırakır?” adlı raporu, Balıkçı olarak andığımız, İmralı’nın nabzını çok iyi tutan İlhami Işık’ın değerlendirmeleri ve kendi tecrübelerimiz bu süreçte nelere dikkat edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.  Öncelikle karşılıklı söylemlerle dikkat edip sert üsluptan kaçınmak gerekiyor. Karşılıklı güvensizliğin aşılması, PKK’nın silah bırakmasının Kürtler’de siyasi olarak karşılığını bulması, atılan adımın sadece 2014 seçimlerine yönelik bir oyalamaca olmadığına inanılması, KCK davalarında yeni bir düzenleme, af çıkartılması, yeni anayasadaki hak ve özgürlükler,tanımlar kısmıda  önemli. Silahların bırakılıp toprağa gömülmesi ise son aşamadır. Hiç kimse önce silah bırakılmasını beklemesin.       
Bu adımın atılmasındaki önemli neden Suriye ve Irak’ta yaşanan sürecin, Kürt sorunun çözememiş bir Türkiye’nin aleyhine işleyebilme ihtimali. Erbil’le kurulan iyi ilişkiler, kendi sorunun çözemeyen bir Türkiye’yi ileriye taşıyamaz. Ancak, Türkiye bu sorunu salt dış denklemler açısından değil kendi geleceği ve toplumsal barışı için çözmek durumunda. Uzun yıllardır ilk kez karşılıklı olarak kararlı bir sürecin başlamasını desteklemek, çıtayı çok yükseltmeden umudu korumak gerekiyor. Herfried Münkler’in Yeni Savaşlar adlı kitabında yaptığımız alıntıyı bir kez kullanmakta yarar var: “Askeri olarak kazansanız bile siyaseten kimse kazanamaz” diyor. Zaten tarih de bölgede Kürtleri bir özne olarak yeniden sahneye çıkarıyor. 2013 önemli. Fırsat kaçmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder