24 Aralık 2014 Çarşamba




MISIR “DERSLERİ” VE TUNUS

25.10.2014

Tunus’ta yapılan seçimleri sonucunda laik, liberal ve milliyetçi kesimlerin oylarını alan Sibsi’nin cumhurbaşkanı seçilmesi ile Tunus Arap ayaklanmalarının tek ve görece başarılı örneği olarak öne çıkıyor.
Arap ayaklanmaları karakter olarak farklı toplumsal kesimlerin ortak talepleri üzerine kurulan, yazılmamış toplumsal mutabakatlar çerçevesinde başlayan özgün bir durumdu.
Bu özgün durum birlikte yola çıkan, mutabakatı oluşturan taraflardan güçlü olanın, tıpkı Mısır’daki gibi, alanı hızla terk edip kendi yolunu çizmesi, çoğunluk olmanın avantajı ile uzlaşma zemininden hızla uzaklaşması ilk çatlağını vermişti.
Genel itibariyle ayaklanmanın ruhu zedelendiği gibi ileriye yönelik bir ‘çoğulcu’ demokrasi denemesini de akamete uğrattı.

Mısır darbesi ve Libya iç savaşı Tunus için önemli bir örneklerden. Çünkü Mısır darbesi ülkeyi başlangıca döndürdü. Mısır’da seçilmiş bir cumhurbaşkanı devrildi.
İhvan hareketinin çok hızlı bir biçimde her şeyi kontrol atlına alma istemi, yola çıktığı diğer kesimlerle birlikte oluşturduğu ve ayaklanmanın dinamiğini oluşturan ortak talepleri göz ardı edilmesi, sadece çoğunlukçu yaklaşımın savunulması geniş cepheyi böldü, darbecilerin işini kolaylaştırdı.
Darbe hem Müslüman Kardeşleri iktidardan devirdi hem de Tahrir ayaklanması ile farklı tahayyüllüler kuran diğer kesimleri de Mübarek dönemini aratır hale getirdi (tabii ki darbeyi destekleyen ve Mübarek dönemini savunulardan söz etmiyoruz burada).Yani darbeciler bir taşla iki kuş vurulmuştu.

Libya ise sonunun nereye varacağı belli olmayan bir iç savaşa doğru gidiyor. Seçimle gelen bir hükümet, seçimi tanımayan bir başka hükümet, iki parlamento ve bolca askeri yapı söz konusu. Hükümetlerden birisi Trablus’ta diğeri Derne’de. Bu ikili yapı anlaşsa bile ileriye yönelik bir istikrarın kurulması mümkün değil. Arıca Libya’da El Kaide tarzı yapılar cirit atıyor.

Bu iki ülkedeki gelişmeler Tunus için bir işaret fişeği niteliğindeydi. Ancak asıl önemlisi Mısır örneği oldu.  
Ayrıca Tunus’taki toplumsal mücadelede ülkenin güçlü siyaseti hareketi İslamcı Nahda’nın, ilk seçimlerden birinci, 2014 seçimlerinde ikinci parti olarak çıkmasına rağmen kendi dayatmadı. Diğer seslere de kulak vermek zorunda kalarak ortak bir çıkış noktası arayarak, ülkeyi giderek keskinleşen bir mücadele alanı yapma yerine,  gelişmeleri zamana bıraktı ve ortak mutabakatlara uymayı taahhüt ederek bugünlere gelindi. Tabii ki bu sadece Nahda’nın iyi niyeti ve uzlaşmacı tavrından değil diğer siyasi hareketlerin mücadeleleri sonucu ortaya çıktı.  
Oysa Nahda’da kendini dayatabilir ve sandıktaki çoğunluk yapısıyla iktidarı elinde tutabilirdi. Ama Arap ayaklanmaları çıkış noktası itibariyle böyle bir hedefi amaçlamıyordu ve etraftaki örnekler de iç açıcı değildi. Bu nedenle Tunus’ta geçiş sürecinde Nahda ve laik, sol milliyetçi partilerin en azından şimdilik demokratik bir olgunlukla hareket ettiğini söylenebilir. Tunusu’un kendine özgü toplumsal yapısı, güçlü sendikal hareketleri de unutmamak gerek. İleride Nahda’nın nasıl bir politik yolda ilerleyeceğini bilmekse güç.
Mısır ve Libya’dan ders alan, ayaklanmaları sürecinin görece başarı örneği olarak Tunus önümüzde duruyor. Burada temel espri ise çoğunlukçuluk üzerinden kendini dayatmamak ve “akıl veren” bölge ülkelerine dikkat etmek.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder