24 Mart 2015 Salı

Yeni Ortadoğu (2) – Eşme ve Erbil hattı: Kürtleri bölen ‘düzenleme’nin sonuna gelindi



21’inci yüzyıl Ortadoğu için bir değişim çağı. Sykes-Picot’nun sonu olur mu bilemeyiz. Ama şunu biliyoruz: 20’nci yüzyıl başındaki paylaşım savaşının ortaya çıkardığı yapıların var olan şekliyle yürümesi zor.

Bir yüzyıl önce sınırlar çizilirken hesaba katılmayan, hiçbir denklemde yer yerilmeyen ve bu paylaşım savaşının ‘en ötekileri’ olarak dört ayrı coğrafya bölünen Kürtler, 21’inci yüzyılda gecikmiş de olsa sahnedeki yerini yeniden almaya başladı.

İç ve dış dinamikler birbirini tetikliyor

Irak ve Suriye’deki gelişmelere bakarsak bölgedeki ülkeler ya da bölgede siyaset yapmak isteyenlerin Kürtleri de hesaba katması gerekiyor.
Türkiye, Suriye, Irak ve İran’daki Kürtlerin tek tek bulundukları ülkelerde ve bölgenin genelinde gelişmelerde belirleyici olabilme kapasitesi giderek artıyor; iç ve dış dinamikler birbirini tetikliyor.
Tarihin belli dönemlerini hızlandırılmış gibi yaşarız. Beklenmedik gelişmeler sonuca giden yolu kısaltır; moda tabiriyle, beklenmedik gelişmeler ‘aktörler’i yeniden ortaya çıkarır. Bu nedenle siyaset ve uluslararası alanda birilerinin iddia ettiği gibi her şey kontrol altına alınamaz, planlanamaz, istenildiği gibi yürümez. Hayatın ve alanın pratiği baskın çıkar, toplumsal mücadele ve inisiyatifler öne çıkar. Tersi zaten biraz komplo teorisidir.

‘düzenleme’nin sonuna gelindiği ortada

Bu cümlenin varacağı nokta şu: Kürtleri dörde bölerek 100 yıl önce yapılan ‘düzenleme’nin sonuna gelindiği ortada.
Kürtlerin bulundukları ülkelerde farklı politikalar geliştirmesinin birbirini etkilemesi kaçınılmaz; yani Türkiye’de barış süreci, Suriye’de Rojava’daki durum, Irak Kürdistanı’nın varlığının birbirine etkisi. Ve son bir yılda Kürtlerin IŞİD’e karşı mücadele sonucu dünya nezdinde daha görünür, bilinir ve meşru hale gelmesi.
Türkiye’deki barış sürecinde masanın bir yanında oturan PKK’nın Suriye’deki kolu YPG’nin Kobani’de IŞİD barbarlığına karşı direnişi, neredeyse direnen tek güç olması, bölgede Kürtleri (YPG) hiç olmadığı kadar dünya nezdinde öne çıkardı. Mücadele tarzı, bölgedeki cihatçı gruplardan farklı olmaları, mezhepçilik yapmamaları, tek seküler yapı olmaları bunda etkili oldu.
Yeni Ortadoğu’nun yeni Suriye’sinde Kürtler, şu anda olduğu şekilde bir kantonal yapı ya da özerk bir yapıyla yollarına devam edecek. Esad’lı ya da Esad’sız bir Suriye’de Kürtlerin eski statükoya dönmesi zor. Türkiye’deki çözüm süreci de doğrudan Suriye’deki gelişmeleri etkileyecek, Suriye’dekiler de Türkiye’dekileri.
Üstelik Suriyeli Kürtlerle Türkiyeli Kürtlerin sadece bir tren yoluyla yıllarca birbirinden ayrıldığı, Sykes-Picot’yu eleştirenlerin en başta bunu görmesi gerektiği bir vakıa. Rojava’yı ele alırken Irak Kürt bölgesindeki tecrübeyi, zaman kaybını her zaman akılda tutmalı.
Yeni Ortadoğu’da Türkiye ile Kürtlerin sadece çıkar bağlamında değil, ortak bir gelecek çerçevesinde bir araya gelmesinin önünü açmak gerekiyor. Aksi halde tarihin akışı zaten bu birlikteliği zorlayacak, dayatacak.
Irak Kürdistanı’nda Peşmergelerin IŞİD karşısında ilk bozgun sonrası toparlanması ve savaşması önemli. Bu durum yani IŞİD mücadelesi Türkiye’de pek algılanmasa bile Iraklı ve Suriyeli Kürtler için bir varoluş mücadelesi. Dünyanın dört bir yanından silah yardımı almaya başlaması, Irak Kürt bölgesinin yalnız bırakılmaması da önemli. Kürt bölgesi Irak’ın geleceğinde de belirleyici.  Özellikle IŞİD saldırısı sonrası dünya tarafından yalnız bırakılmayacağı da ortaya çıktı. Zaten Kürdistan bölgesi Irak’ta kurumsal ve anayasal açıdan ülkenin en ileri, elle tutulur tek bölgesi. Yeraltı zenginlikleri cabası.
Fakat bu durum aynı zamanda Kürtlere kendi sınırlarını gösterdi. Kobani’de direniş gösteren YPG askeri olarak belli bir sınırı olduğu ve koalisyon desteğine ihtiyaç duyduğu, Iraklı Kürtler ise ‘bağımsızlık’tan söz ederken IŞİD saldırısı sonrası bunun henüz erken olduğunu anladı. Peşmergenin gücü ve ordusu olmayan bir ülkenin çok kırılgan olabileceği anlaşıldı.
Irak’ta kendi bölgelerinde yaşayan Kürtlerin yakın bir gelecekte ayrılması pek söz konusu değil. Zaten bağımsızlık sadece Iraklı Kürtlerin kendilerine bağlı değil. Birçok farklı belirleyeni  var. Ama varlıkları önemli.

Mezheplerin mücadele alanı ve Türkiye’nin tek çıkışı

Yeni Ortadoğu, tonları farklı olmakla birlikte, İslami hareket, akım ve mezheplerin mücadele alanı halinde. Bunların içinden çıkan tek farklı sesin Kürtler olduğu görünüyor ki bu önemli. Çünkü bölgede gelecekteki en büyük sorun mezhep çizgisi üzerinden mücadele olacak ki Türkiye’nin tek çıkışı bu denklemin dışında kalmak.
Türkiye’de önemli, geri dönülmesi zor bir yolda barış için çaba harcanıyor. Bu barış çabası sadece Kürtler değil Türkiye’nin geleceği açısından da önemli.

İranlı Kürtler de etkileniyor

İran ise bu gelişmelerden pek memnun olmayanların başında. Diğer üç coğrafyadaki Kürtler kendi sınırları içinde çözümler ararken bu durumun İranlı Kürtleri etkilememesi beklenemez.
Ortadoğu yeniden şekillenirken eski alışkanlık ve yaklaşımlarla yeni döneme çözüm bulmak zor. Herkesin elini soktuğu bölgede, gelecekte kiminle birlikte yaşam kurulacağına karar vermek gerekiyor. Tarihi tecrübe için çok gerilere gitmeye gerek yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder