17 Ocak 2014 Cuma


EL KAİDE’Yİ YARATAN POLİTİKA

Kısa süre önce El Kaide’yle ilgili program yapmak için Pakistan’a gittiğimde Taliban’ı ‘babası’ olarak bilinen Pakistan eski İstihbarat Şefi emekli Tümgeneral Hamid Gül şöyle demişti: “Suriye El Kaide için bir kırılma noktası. Ya ön önü kesilir ya da bütün bölgeye yayılır”. Bu ikazı kim kale aldı bilmiyorum ama öngörü gerçekleşiyor gibi. İç savaş başladığında Suriye muhalefeti ‘dışarıdan destekle’ örgütlenirken, El Kaide anlayışının güçleneceğini bilmemek ya da bilmiyor gibi yapmak inandırıcı değildi. El Kaide’nin nerede ve nasıl hayat bulduğuna bakıldığında, Suriye’deki gidişat örgüt için biçilmiş kaftan gibiydi.  

Amerikan işgali sonrası darmadağın olan Irak’ta kendine Sünni Arapların bölgesinde zemin bulan El Kaide bağlantılı örgütlerin gücü 2007’de Sahva yani “uyanış” adı verilen bir girişimle kırılmıştı; El Kaide’ye karşı yerel aşiretler silahlandırılmış, finanse edilmişti. Ama bu durum geçici oldu. Şimdi Suriye’de de bu formülün tutup tutmayacağı tartışılıyor. Suriye ayaklanmasının başladığında, muhalefetin yapısı farklıydı. Şu an muhalif diye adlandırılan ancak sayıları yüzleri bulan ve hangi amaca hizmet ettikleri belli olamayan yapılar var. Bu noktaya gelinmesinde El Kaide network’ünün ‘başarısı’ kadar gözü kapalı şekilde sadece Esad’ı devirmeye odaklanan ülkelerin payını da unutmamak gerekiyor.

SURİYE MUHALEFETİ İÇİNDEN ÇIKTI

Suriye muhalefetini güçlendirmek adına Irak, Ürdün, Lübnan, Türkiye sınırları kullanıldı, insan ve silah geçişi sağlandı. Sınırlardaki  denetimsizlikten yararlanarak Suriye’ye geçenler arasında Avrupa, Kuzey Afrika, Kafkasya hatta Pakistan’dan gelenler, yani Suriyeli olmayanlar söz konusu. El Kaide için savaşanlar arasında Suriyelilerin azınlıkta olduğu hatta örgütün son dönemde Esad’a değil Suriyeli muhaliflere karşı savaştığı da görülür. El Kaide önceleri silahlı Suriye muhalefeti içinde örgütlenirken, Kaide’nin güçlenmesini, batı ülkelerinin zamanında Suriye silahlı muhalefetine gerekli desteği vermemesine bağlayanlar var; yani ‘Suriye muhalefeti desteklenmediği için El Kaide ortaya çıktı’ deniyor. İşin doğrusu şu: El Kaide Suriye muhalefetinin zayıf değil tersine en güçlü zamanında bayrak gösterdi. Herkesin gözü önünde Suriye muhalefeti içinde örgütlenip, güçlendiler vakti geldiğinde Suriye muhalefetinden kopup belli bölgelerde ‘emirlik’ ilan ettiler. Yani muhalefetin içinden çıktılar. Amaçları Esad’ı devirmek değil otoritenin olmadığı boş alanlarda kendi şeriat sistemlerini kurmaktı. Irak’la Suriye bu açıdan benzerlik taşıyor.
ABD’nin Suriye silahlı muhalefetine biraz uzak durma nedenlerinden en önemlisi El Kaide. Türkiye ise El Kaide’nin bazı sınır kapılarını ele geçirmesiyle uyandı. Çünkü görüntüler saklanamazdı.

FATURA SURİYE’YE ÇIKTI

Bu konudaki başka bir iddia, Esad’ın bilinçli olarak El kaide’ye göz yumup Batı ülkelerini tereddütte bırakması. Bu iddia doğru olsa bile işin dinamiği çok farklı. Olan bitenin altında Suriye’deki rejimin devrilmesi uğruna her şeyi mubah sayan anlayış yatıyor. Bu anlayışın Suriye’nin gerçek muhalefetine darbe vurduğu, muhalefeti böldüğü ve Esad’a karşı savaşamaz hale getirdiği ortada. Yani yanlış hesabın faturası Suriye muhalefetine çıktı. Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu inisiyatifini yitirmiş durumda. Hatta bir süredir bazı bölgelerde Esad’la ateşkes ilan edip savaşmıyor. Çünkü ÖSO diye bir yapı artık neredeyse yok artık. Olanlar da El Kaide ile Esad arasında sıkışmış durumda. El kaide’nin varlığı nedeniyle bir süre sonra Esad’la farklı bir zeminde buluşmaları sürpriz olmaz. Yani bugün Suriye’de gelinen noktadan Suriye muhalefetinden çok, bu muhalefeti örgütleyen ülkeler sorumlu. Bu ülkelerse kendi politikaları için farklı muhalif grupları destekleyerek bir vesayet savaşı yürütüyorlar.



KİM KİMDİR BELLİ DEĞİL
Bugünlerde Suriye’de muhalefetin yapısını bir hafta takip etmediğiniz takdirde ipin ucunu kaçırabilirsiniz. Kim kimdir, kim tarafından desteklenir, sorularının muhatapları sürekli değişiyor. Bir kısmı gerçekten özgür bir Suriye için mücadele eden Arap ve Kürt muhaliflerden oluşurken, El kaide, El Kaide’yle arasında nüans bulunan Nusra Cephesi, çeteler, savaş ağaları ülkede kol gezmekte.

Irak İslam Devleti Suriye’deki El Kaide’nin ana gövdesi.  Irak’taki Kaidecilerin Suriye’ye sızmasıyla Suriye muhalefeti içinde yapılanan grup adını sonradan Irak Şam İslam Devleti’ni (IŞID) çevirdi. Nusra da  Kaide’ye bağlığını bildirince,  El Kaide liderliği IŞID’a ‘siz Irak’a dönün Suriye’yi Nusra’ya bırakın’ talimatı verdi. Ama IŞID çekilmedi. Nusra   diğer grupların oluşturduğu İslami Cephe ile birlikte IŞID’a karşı savaşmaya başladı. IŞID ve Nusra’yı Suudiler, İslami Cepheyi Katar destekliyor.  ÖSO’nun artık ismi bile geçmiyor. IŞİD El kaide anlayışının en katı ve acımasız uygulayıcısı.  Esad’la savaşmıyor, bulunduğu bölgelerde şerait kuralları uyguluyor; herkes ama özellikle, kadınlar ve Hıristiyanlar büyük baskı altında. Kafa kesme gibi yöntemler kullanıyor. Nusra ise kategorik olarak farklı değil. Aynı anlayışı farklı pratiğine sahip; hedef şeriat devleti. İslami cephe batı tarafından artık ne anlama geldiği bilinmeyen ‘ılımlı’ cephede sayılıyor.

 Irak’taki durum Suriye kadar ciddi. Anbar eyaletinde egemenliğini ilan eden Irak İslam Devleti yani El kaide kolu Ramadi’den çıkarıldı. Anma Felluce’yi kontrol altında tutuyor. Başbakan Maliki Felluce kapıları beklerken ne yapacağını bilmiyor. Sorumlulardan birisi de kendisi ve Sünnilere yönelik politikaları. Maliki’nin siyasetinden bıkan yerel halk Kaideye kayıyor. Aşiretleri yeniden harekete geçiremezse Malikinin işi zor. Irak’taki El kaide Anbar bölgesi ile Suriye’yi kendi kontrolleri altında birleştirmek istiyor. Haritaya bakıldığında bunun mümkün olduğu görülebilir.

Suriye’deki manzara karşısında Batı ve ABD’nin tepkisi sonucu Türkiye  sınırlarını daha sıkı kontrol etmeye başladı. Ama bugüne kadar kaç savaşçının ne kadar silahın içeri girdiği meçhul. Bilinen, Suriye muhalefetini örgütleyerek ‘pastadan pay almak’ isteyen Türkiye’nin ilk günü iddiasından uzakta olması. Şam artık 3 gün sonra ‘namaz kılınacak’ bir yer değil! PYD’de ifadesini bulan siyasi ve silahlı Kürt muhalefeti El Kaide’ye  ‘kök’ söktüren gruplardan olmasına rağmen Türkiye’nin Suriye’de, Kaide ile birlikte PYD’yi tehdit olarak görmesi  son günlerin moda tabiriyle ‘manidar’.

Can alıcı soru şu: Kaide Suriye’den nasıl atılacak? Çünkü dışarıdan gelen savaşçıların bir kısmı orada kalacak, belki ölecek diğerleri ise kendi ülkelerine geri dönecek. Korkulanların başında da bu geliyor. Cenevre 2 Konferansı’nda Suriye’ye çözüm aranacakken masadaki meselelerden biri El Kaide’nin temizlenmesi olacak. Suudiler, Fransa ‘önce Esad gitsin’ derken ‘ABD, İngiltere önce El kaide temizlensin’ fikrinde. 

Türkiye mi? 

Her şeyiyle Esad’ın gitmesine yatırım yapan bir politikanın yeniden düzenlenmesi zorunlu gibi.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder