EL KAİDE’Yİ YARATAN POLİTİKA
Kısa süre önce El Kaide’yle ilgili program yapmak için
Pakistan’a gittiğimde Taliban’ı ‘babası’ olarak bilinen Pakistan eski
İstihbarat Şefi emekli Tümgeneral Hamid Gül şöyle demişti: “Suriye El Kaide
için bir kırılma noktası. Ya ön önü kesilir ya da bütün bölgeye yayılır”. Bu
ikazı kim kale aldı bilmiyorum ama öngörü gerçekleşiyor gibi. İç savaş
başladığında Suriye muhalefeti ‘dışarıdan destekle’ örgütlenirken, El Kaide
anlayışının güçleneceğini bilmemek ya da bilmiyor gibi yapmak inandırıcı
değildi. El Kaide’nin nerede ve nasıl hayat bulduğuna bakıldığında, Suriye’deki
gidişat örgüt için biçilmiş kaftan gibiydi.
Amerikan işgali sonrası darmadağın olan Irak’ta kendine Sünni
Arapların bölgesinde zemin bulan El Kaide bağlantılı örgütlerin gücü 2007’de
Sahva yani “uyanış” adı verilen bir girişimle kırılmıştı; El Kaide’ye karşı
yerel aşiretler silahlandırılmış, finanse edilmişti. Ama bu durum geçici oldu.
Şimdi Suriye’de de bu formülün tutup tutmayacağı tartışılıyor. Suriye
ayaklanmasının başladığında, muhalefetin yapısı farklıydı. Şu an muhalif diye
adlandırılan ancak sayıları yüzleri bulan ve hangi amaca hizmet ettikleri belli
olamayan yapılar var. Bu noktaya gelinmesinde El Kaide network’ünün ‘başarısı’
kadar gözü kapalı şekilde sadece Esad’ı devirmeye odaklanan ülkelerin payını da
unutmamak gerekiyor.
SURİYE MUHALEFETİ İÇİNDEN ÇIKTI
Suriye muhalefetini güçlendirmek adına Irak, Ürdün, Lübnan,
Türkiye sınırları kullanıldı, insan ve silah geçişi sağlandı. Sınırlardaki denetimsizlikten yararlanarak Suriye’ye geçenler
arasında Avrupa, Kuzey Afrika, Kafkasya hatta Pakistan’dan gelenler, yani
Suriyeli olmayanlar söz konusu. El Kaide için savaşanlar arasında Suriyelilerin
azınlıkta olduğu hatta örgütün son dönemde Esad’a değil Suriyeli muhaliflere
karşı savaştığı da görülür. El Kaide önceleri silahlı Suriye muhalefeti içinde
örgütlenirken, Kaide’nin güçlenmesini, batı ülkelerinin zamanında Suriye
silahlı muhalefetine gerekli desteği vermemesine bağlayanlar var; yani ‘Suriye
muhalefeti desteklenmediği için El Kaide ortaya çıktı’ deniyor. İşin doğrusu
şu: El Kaide Suriye muhalefetinin zayıf değil tersine en güçlü zamanında bayrak
gösterdi. Herkesin gözü önünde Suriye muhalefeti içinde örgütlenip, güçlendiler
vakti geldiğinde Suriye muhalefetinden kopup belli bölgelerde ‘emirlik’ ilan
ettiler. Yani muhalefetin içinden çıktılar. Amaçları Esad’ı devirmek değil
otoritenin olmadığı boş alanlarda kendi şeriat sistemlerini kurmaktı. Irak’la
Suriye bu açıdan benzerlik taşıyor.
ABD’nin Suriye silahlı muhalefetine biraz uzak durma
nedenlerinden en önemlisi El Kaide. Türkiye ise El Kaide’nin bazı sınır
kapılarını ele geçirmesiyle uyandı. Çünkü görüntüler saklanamazdı.
FATURA SURİYE’YE ÇIKTI
Bu konudaki başka bir iddia, Esad’ın bilinçli olarak El
kaide’ye göz yumup Batı ülkelerini tereddütte bırakması. Bu iddia doğru olsa
bile işin dinamiği çok farklı. Olan bitenin altında Suriye’deki rejimin
devrilmesi uğruna her şeyi mubah sayan anlayış yatıyor. Bu anlayışın Suriye’nin
gerçek muhalefetine darbe vurduğu, muhalefeti böldüğü ve Esad’a karşı savaşamaz
hale getirdiği ortada. Yani yanlış hesabın faturası Suriye muhalefetine çıktı. Türkiye’nin
desteklediği Özgür Suriye Ordusu inisiyatifini yitirmiş durumda. Hatta bir
süredir bazı bölgelerde Esad’la ateşkes ilan edip savaşmıyor. Çünkü ÖSO diye
bir yapı artık neredeyse yok artık. Olanlar da El Kaide ile Esad arasında sıkışmış
durumda. El kaide’nin varlığı nedeniyle bir süre sonra Esad’la farklı bir
zeminde buluşmaları sürpriz olmaz. Yani bugün Suriye’de gelinen noktadan Suriye
muhalefetinden çok, bu muhalefeti örgütleyen ülkeler sorumlu. Bu ülkelerse
kendi politikaları için farklı muhalif grupları destekleyerek bir vesayet
savaşı yürütüyorlar.
KİM KİMDİR BELLİ DEĞİL
Bugünlerde Suriye’de muhalefetin yapısını bir hafta takip
etmediğiniz takdirde ipin ucunu kaçırabilirsiniz. Kim kimdir, kim tarafından
desteklenir, sorularının muhatapları sürekli değişiyor. Bir kısmı gerçekten
özgür bir Suriye için mücadele eden Arap ve Kürt muhaliflerden oluşurken, El
kaide, El Kaide’yle arasında nüans bulunan Nusra Cephesi, çeteler, savaş
ağaları ülkede kol gezmekte.
Irak İslam Devleti Suriye’deki El Kaide’nin ana gövdesi. Irak’taki Kaidecilerin Suriye’ye sızmasıyla Suriye
muhalefeti içinde yapılanan grup adını sonradan Irak Şam İslam Devleti’ni (IŞID)
çevirdi. Nusra da Kaide’ye bağlığını
bildirince, El Kaide liderliği IŞID’a ‘siz
Irak’a dönün Suriye’yi Nusra’ya bırakın’ talimatı verdi. Ama IŞID çekilmedi. Nusra
diğer grupların oluşturduğu İslami Cephe
ile birlikte IŞID’a karşı savaşmaya başladı. IŞID ve Nusra’yı Suudiler, İslami
Cepheyi Katar destekliyor. ÖSO’nun artık
ismi bile geçmiyor. IŞİD El kaide anlayışının en katı ve acımasız uygulayıcısı.
Esad’la savaşmıyor, bulunduğu bölgelerde
şerait kuralları uyguluyor; herkes ama özellikle, kadınlar ve Hıristiyanlar
büyük baskı altında. Kafa kesme gibi yöntemler kullanıyor. Nusra ise kategorik
olarak farklı değil. Aynı anlayışı farklı pratiğine sahip; hedef şeriat
devleti. İslami cephe batı tarafından artık ne anlama geldiği bilinmeyen
‘ılımlı’ cephede sayılıyor.
Irak’taki durum Suriye
kadar ciddi. Anbar eyaletinde egemenliğini ilan eden Irak İslam Devleti yani El
kaide kolu Ramadi’den çıkarıldı. Anma Felluce’yi kontrol altında tutuyor.
Başbakan Maliki Felluce kapıları beklerken ne yapacağını bilmiyor.
Sorumlulardan birisi de kendisi ve Sünnilere yönelik politikaları. Maliki’nin
siyasetinden bıkan yerel halk Kaideye kayıyor. Aşiretleri yeniden harekete geçiremezse
Malikinin işi zor. Irak’taki El kaide Anbar bölgesi ile Suriye’yi kendi
kontrolleri altında birleştirmek istiyor. Haritaya bakıldığında bunun mümkün
olduğu görülebilir.
Suriye’deki manzara karşısında Batı ve ABD’nin tepkisi sonucu
Türkiye sınırlarını daha sıkı kontrol
etmeye başladı. Ama bugüne kadar kaç savaşçının ne kadar silahın içeri girdiği
meçhul. Bilinen, Suriye muhalefetini örgütleyerek ‘pastadan pay almak’ isteyen Türkiye’nin
ilk günü iddiasından uzakta olması. Şam artık 3 gün sonra ‘namaz kılınacak’ bir
yer değil! PYD’de ifadesini bulan siyasi ve silahlı Kürt muhalefeti El Kaide’ye
‘kök’ söktüren gruplardan olmasına
rağmen Türkiye’nin Suriye’de, Kaide ile birlikte PYD’yi tehdit olarak görmesi son günlerin moda tabiriyle ‘manidar’.
Can alıcı soru şu: Kaide Suriye’den nasıl atılacak? Çünkü
dışarıdan gelen savaşçıların bir kısmı orada kalacak, belki ölecek diğerleri
ise kendi ülkelerine geri dönecek. Korkulanların başında da bu geliyor. Cenevre
2 Konferansı’nda Suriye’ye çözüm aranacakken masadaki meselelerden biri El
Kaide’nin temizlenmesi olacak. Suudiler, Fransa ‘önce Esad gitsin’ derken ‘ABD,
İngiltere önce El kaide temizlensin’ fikrinde.
Türkiye mi?
Her şeyiyle Esad’ın
gitmesine yatırım yapan bir politikanın yeniden düzenlenmesi zorunlu gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder