22 Haziran 2015 Pazartesi



Türkiye için Tel Abyad ve sonrası…
18/06/2015 diken.com
Tel Abyad iki sene önce El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra militanlarının da arasında bulunduğu Özgür Suriye Ordusu’na bağlı silahlı muhaliflerin eline geçmişti. Ardından, IŞİD geldi ve El Nusra ile diğer muhalifleri kovaladı. Bildik bir Suriye değiş tokuşu yaşandı yani.
Bu iki duruma da Türkiye pek ses çıkarmadı.  Oysa Tel Abyad’ın ÖSO’dan IŞİD’e geçmesi Türkiye açısından büyük bir tehlikeydi.
Ne zaman ki Kobani savaşı sonrası, YPG Tel Abyad’ı aldı, farklı sesler çıkmaya başladı. Sanki, başından beri Suriyeli Kürtlerin ilerleyişi, de facto kantonlar karşısındaki her oluşum tercih edilebilir gibi bir hava söz konusuydu.
İlk çatlak Kobani’de yaşandı. 
ABD’nin IŞİD savaşında kara müttefiki olarak Irak’ta peşmerge ve Irak ordusunu, Suriye’de YPG’yi seçmesi nedensiz değildi. Çünkü ABD cihatçı gruplarla işbirliği yapmak istemiyordu (Bu arada ABD’nin El Nusra ile el altından işbirliği yaptığını da söyleyelim).
Ama YPG yalnız değildi Kobani’de. Kobani savunmasını ÖSO’ye bağlı Fırat Volkanı adlı grup ve peşmergeyle yapmış, Türkiye de ÖSO’nun denkleme girmesini desteklemişti.
Şimdi Tel Abyad IŞİD’in elinden alınırken Fırat Volkanı adlı grup yine var. Ama nedense Türkiye bu kez grubun adını bile anmıyor. Suriye muhalefeti ‘Fırat Volkanı bizden değil’ gibi açıklamalar yapıyor.
Neden?
Suriye’de tek bir karta oynayan Türkiye yıllar önce Irak’ta olduğu gibi şimdi de Suriye’de Kürtleri hala hesaba katmamakla hata mı ediyor?   
Üstelik Türkiyeli ve Suriyeli Kürtler akraba ve sınırın iki yanında yaşıyor. Yani böylesine de nazik bir konu bu. Kobani’de görüldü bu.
Başlangıçta, yanlış bir değerlendirmeyle hesaba katılmıyorlardı belki ama Suriyeli Kürtler, Suriye’nin geleceğindeki önemli unsurlardan biri.
Tel Abyad’ın alınmasıyla Baas dönemindeki Araplaştırma politikalarının sonucu oluşan boşluklardan biri daha kapatıldı. Başından bu yana Esad rejimine ve Baas politikalarına karşı çıkanların, konu Kürtler olunca bu durumu görmezden gelmeleri de çelişki.
Şimdi ABD, YPG ve ÖSO Rakka’ya giden yolları keserek IŞİD’e karşı harekât başlatabilir.
İkinci seçenek Afrin’e doğru, batı bölgesine yönelik yeni bir muharebe.
Bu durumda Afrin bölgesi ile Kobane birleşebilir yani Suriye’deki Kürt hattı tamamlanabilir ama bu şimdilik kolay değil çünkü orada diğer muhalif gruplar var. Üstelik bu cephe Halep harekatıyla ilgili.
Ama her koşulda IŞİD Türkiye’ye yakın bölgeleri kaybediyor ki bu olumlu bir gelişme.
Peki, Türkiye, Suriye’de Kürtlerle yeni bir politika yeni bir gelecek üzerinden kafa yorması doğru olmaz mı?  Çünkü ‘büyük’ ülke ya da Ortadoğu’da önemli bir ülke olmak farklı durumlara göre farklı pozisyon alabilme ve geleceği görebilme, ön alma yeteneğiyle ilgili.
Ortadoğu için iki bildik motto vardır.
Birincisi: Ortadoğu’nun zemini kaygandır. Dikkat etmek gerekir (Biraz oryantalist bir yaklaşımdır).
İkincisi: Siz Ortadoğu’ya girerseniz, o da sizin içinize girer.
Üçüncüsü de benden:  Ortadoğu’yla ilgili yeterli birikim ve tecrübeniz yoksa yanılırsınız.
Bu üç mottoyu bir araya getirdiğimizde Tel Abyad’da olan biteni belki anlamak daha kolaylaşabilir.
Tel Abyad’da olanlar ve bundan sonra olabilecekler, dört yıl önce Suriye politikasının temelleri atılırken, muhtemel gelişmelerin hesaba katılmadığının bir göstergesi.
Esad yönetimi giderek sıkışıyor ama hep söyleyegeldiğimiz gibi Esadlı, Esadsız, parçalanmış, bölgelere ayrılmış ya da bir beş yıl daha sürecek bir iç savaşta kimsenin istediği olmayacak… Bu savaşın tahmin edilmeyen sonuçları, Türkiye dahil etraftaki herkesi derinden etkileyecek… Ve tabii ki Suriye’nin geleceğinde Kürtlerin, o ülkenin vatandaşları olarak önemli rolleri olacak ve yeni bir Suriye ülkedeki tüm gruplarla birlikte kurulabilecek.
Doğrudur, IŞİD sadece IŞİD değildir. IŞİD bir sonuçtur. Bu noktaya gelmesinde birçok gerekçe vardır.

Ama sonuçta her seçenek IŞİD ve benzeri zihniyetlerden iyidir; hem insanlık hem Türkiye için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder