DEVRİLEN
SEÇİLMİŞLER: MURSİ VE YANUKOVİÇ
5.3.2014
Ukrayna’daki kriz dünyaya eski günleri
hatırlattı. Soğuk Savaş döneminin ABD-Sovyetler Birliği arasındaki satranç oyunu
bu kez ABD/AB-Rusya arasında yeniden sahneye konuyor. Tespit bir kısmıyla doğru olmakla birlikte tam
da öyle değil. Bu nedenle her şeyi sadece soğuk savaş döneminin argümanları ile
açıklamak zor.
Ancak,
Putin’le birlikte Rusya kendi coğrafyasındaki etki alanlarını kolay terk
edeceğe benzemiyor. ABD’nin Rusya’nın Kırım hamlesine başka yerde yanıt vermesi
beklenebilir. AB’nin Ukrayna meselesinde önemli bir aktör olması birçok açıdan
çok mümkün görünmüyor. Ortada olan ilk
raundu Rusya’nın kazandığı.
Rusya,
Yanukoviç’in kaçmasının ardından Kiev’deki yeni ‘yönetim’e ülkenin yumuşak
karnı Kırım’la yanıt verdi. Yanukoviç’i hala devlet başkanı kabul eden Putin Ukrayna
politikasını Kırım üzerinden tahkim etti; bölgedeki çıkar alanlarından taviz
vermeyeceğini de ilan etti. Bu manevra Kiev kadar ABD/AB’ye de yollanan bir
masaj. Herkes güç gösterisi yapmak istese de NATO ile Rusya’nın karşı karşıya
gelmesi mümkün değil. Çünkü koşulları yok. NATO ne adına hareket edecek belli
değil.
Rus
kökenlilerin ağırlıklı olduğu Kırım’da ‘kendi egemenlik alanında kontrolü
bırakmayacağını’ gösterdi. Bu soğuk
savaş paradigması.
Diğer yandan
Moskova borsası düşünce Putin biraz daha yumuşak bir söylemi tercih ediyor: ‘Askeri
müdahale son seçenek’ diyerek. Bu da
yeni paradigma.
Ukrayna’ya önce umut veren arından somut adım
atayıp Yanukoviç’in Ruslarla anlaşma imzalamasına zemin oluşturan AB’nin şu
anki kriz karşısında yapabileceği bir şey yok. Aksine Almanya ve Fransa bu krizin
bir an öne aşılmasını istiyor.
Amerika, Rusya karşısında son dönemde
prestij kaybı yaşıyor. Snowden, Suriye meselelerinde olduğu gibi. Kırım meselesi abartıldığı ya
da 1800 yıllara göndermede bulunulduğu gibi yüzyılın krizi olmaz. Benzetme
anakronik. Ama Batı ekonomik bazı girişimlerle Rusya sıkıştırılmaya
çalışılacaktır.
-Türkiye’ye gelince; Türkiye’nin bu konuda manevra alanı dar.
Kırım konusu dahil Rusya ile ilişkilerde reel politik ağır basıyor. Türkiye, Suriye
meselesinde olduğu gibi Rusya ile karşıt cephede değil bu kez. Kırım konusunda
Suriye’deki sert üsluba da rastlanmıyor. Türkiye ve Rusya belli noktalarda birbirlerine
karşı sert bir dil kullansa bile ticari ilişkileri hep bunun dışında tutmuşlardır.
Bu nedenle Türkiye Rusya ilişkileri Kırım meselesinden dolayı zarar görmez.Türkiye’nin
de Kırım’da herhangi bir beklentiyi karşılaması da gerçekçi değil.
-Kategorik sorun ve reel politika: Sandık
demokrasinin en önemli unsuru. Bu anlayış fetiş bir hale getirildiğinde işler
değişebiliyor. Yani kategorik açıdan Musri ile Yanukoviç’in durumu sonuç
açısından birbirine benzetilebilir. Sandıkla gitmeleri gerekirken biri askeri darbe diğer halk ayaklanması ile
devrildi. Ama sandıkla gelen sandıkla
gitmeli ilkesinden hareketle, kategorik olarak Türkiye’nin Yanukoviç’in
devrilmesine karşı çıkması gerekiyordu. Öyle olmadı. Ya da Kırım Tatarlarının
deyişiyle ‘Rabia benzeri tepki’ gösterilmedi.
Baştan başlarsak
-Ukrayna
krizi bir AB-Rusya çekişmesi kadar, Ukrayna içinde daha demokratik, açık bir
toplum, refahın bölüşümü, yolsuzlukların sona erdiği, kleptorkasi düzenin sona
erdiği bir orta sınıf arzusu üzerine şekillendi.
-Bu
şekillenme ya da meydanlara çıkan yüzbinlerce kişinin ağırlığı orta sınıf
oluşturuyordu. Ama yüz binlerce kişinin ayaklandığı bir ortamda son dönemeçte, varoluşlarını
Rusya karşıtlığı üzerine kuran aşırıcı sağcı, faşist, paramiliter unsurlar öne
çıktı. Bu durum ayaklanmanın tamamen
aşırı sağcı bir niteliğe büründüğünü göstermez.
-Ukrayna’daki
sistem, Yanokoviç ya da geçmişte muhalifler açısından farklı değildi; gücün ele
geçirildiği durumlar çok fazla farklık göstermedi. Her iki taraf da bir diğeri kadar yolsuzluklarla anılıyor. Timoşenko’yu
unutmayalım.
-Ukrayna’daki
bölünme güncel olduğu kadar tarihsel bir derinliğe sahip. Yani ülkenin batısında
Avrupa eğilimi doğusunda ise Rusya’ya bağımlılık var. Rusya etkisi tarihsel ama
özellikle ekonomik açıdan Ukrayna için çok önemli. Özetle kısa vadede Rusyasız
bir Ukrayna’nın düşünülmesi mümkün değil. Diğer yandan bu durum Rusya (Putin)
modelini, oligarklar imparatorluğunu, nepotizmi, demokratik kurumların gelişmemesini,
baskıcı bir sistemi getiriyor beraberinde.
Birçok muhalif
liderin paylaştığı görüş şu: Evrensel
demokratik değerler gerekiyor ama Rusya’yla
da belli limitlerde ilişki zorunlu. Aksi halde Ukrayna’nın çıkışı zor.
Sonuç olarak şimdilik Ukrayna’nın bölünme senaryoları kısa vadede gerçekçi
değil. Ama Kiev’in iki taraf arasında
dengeli bir siyaset yürümezse işte o zaman bölünmeye gidebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder