Yeni Ortadoğu (4): Ölümü
Gösterip Sıtmaya Razı Etmek: IŞİD, El Nusra, Selefiler
5.6.2015
IŞİD ya da DAİŞ. Yeni
Ortadoğu’nun yeni olgularından. IŞİD bir anlayış; barbar
savaşçılar halledilse, temizlense bile-ki bu kolay
değil- Vahabi/tekfirci anlayışın etkisi uzun yıllar
bölgede devam edecek. Yani yeni Ortadoğu’nun önümüzdeki dönemdeki
gerçekliği olacak. Üstelik, yalnız da değiller alternatifleri El
Kaide ve bazı Selefi akımlar.
IŞİD’in komşu
coğrafyalara kaysa da ehven-i şer olarak gösterilmeye
çalışılan Selefilik bölgede güçlenebilir. Selefi
anlayış, örneğin, bugün Suriye’de adına ılımlı denilen ama ılımlılığı
kendinden menkul katı bir İslami yaklaşımdan başka bir şey
değil. Bu anlayış hali hazırda kamuoyuna ılımlı olarak
pazarlanmaya çalışılıyor. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı etmek gibi.
Örnek
mi? Fetih Cephesi adlı yapı. Fetih Cephesi içinde 3-5 örgüt var
ama öncülüğünü El Kaide’nin Suriye kolu Nusra yapıyor. Nusra’yı öne
çıkarmamak için Fetih cephesi bir kamuflaj olarak kullanılıyor. Liderleri
Golani Zevahiri’ye bağlı olduklarını yineliyor vs.
Bir parantez açalım: (Şu
konuda şüphe yok: Suriye bu haliyle devam etmeyecek. Zaten Suriye’den son
günlerde gelen haberler bunun teyid ediyor. Rejim giderek dar bir alana
sıkışıyor. Hizbullah’ın çok sayıda kaybı var. Nusra öncülüğünde Fetih Cephesi
ile IŞİD iki koldan rejimi giderek sıkıştırıyor. Kimilerine göreyse rejim
IŞİD’in önünü açarak, İŞİD ile Nusra’yı karşı karşıya bırakmak istiyor, bunun
işiçin IŞİD’le işbirliği yapıyor. Batı’nın dikkatini IŞİD üzerinde
yoğunlaştırarak rahatlamak istiyor. İsrail ise bu yeni duruma, yani Esadsız
Suriye’ye göre kendini ayarlamaya çalışıyor. Ancak, Suriye’de kimsenin kafasındaki
plan hayata geçmeyecek, kimsenin istediği olmayacak. Konu zaten bu
değil artık. Suriye’de ‘son savaş’ yaklaşıyor. Konu rejim sonrası nasıl
bir coğrafyada yaşayacağımız. Kimlerle muhatap olacağımız.) Parantezi kapatalım
IŞİD kendi dışındaki
herkese düşman. Irak ve Suriye’deki otorite boşluğu nedeniyle çaresiz ve
dışlanmış kitleleri kullanıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen barbarlar
da sözüm ona halifeliğin topraklarını genişletiyor. IŞİD
gücünü arttırırsa Selefiler de IŞİD’e biat
edebilir. Ya da IŞİD güç kaybederse Selefiler yükselir, Kaide
zaten orada. Yani alternatifler birbirine benziyor ya da iki yanlış
bir doğru etmiyor Ortadoğu’da. Bir tür seç beğen al durumu.
Yeni Ortadoğu’nun yeni
unsuru olan IŞİD, Suriye ve Irak’ta fiili bir “orta ülke”,
“IŞİDistan” yaratmış durumda. Suriye’de Rakka’dan başlayarak, Irak’a
doğru Anbar eyaletini de içine alan Ramadi, Musul’a kadar
uzanan bir hatta (bir kısmı insansız toprak olmakla beraber) kontrolü
elinde tutuyor. Suriye’nin yarısı, Irak’ın dörtte
birine hakim bir güç.
Örgüt, Irak ve
Suriye’de bozulan düzen ve otoritenin etkisiyle kent ve kasabalarda
halkın desteğini almış bir hareket.
ABD'nin Türkiye,
Ürdün yetiştirmeye çalıştığı Suriyeli muhalifler IŞİD'in panzehiri
olamaz. Ama rejimin toptan, tüm kurumlarıyla yıkılması
da IŞİD’e için çare değil. Şimdi panzehir olarak Selefiler ve bizzat
Kaide olan El Nusra gösteriliyor ki Nusra Suriye muhalefetini en güçlü kolu.
Zaten kimse ÖSO'dan vs söz etmiyor, öyle bir yapı da yok artık. Şimdilerde
yetiştirilen muhaliflerin rejimin devrilmesi ardından IŞİD, Nusra gibi gruplara
katılmayacağına dair bir garanti de yok.
İran ve Hizbullah ise madalyonun diğer
yüzünde işin içinde olanlar.
Irak’ta yapılan yanlış
şuydu: Ülkedeki tüm kurumsal yapılar yerle bir edildi, ordu polis, bürokrasi
sıfırlandı. O insanların bir kısmı şimdi IŞİD saflarında savaşıyor, biliniyor
mu acaba? Sistemi tamamen tahrip edenler pişman şimdi.
Irak’ta IŞİD’in hakim olduğu
bölgelere Şii milislerin oluşturduğu grubu (Haşdi Şaabi) kullanılarak operasyon
düzenlenmesi de yapılan yanlışların başında geliyor. Her iki ülkede de
önemli oranda mücadele verenler hala Kürtler. Bu bölgede doğrudan Sünni gruplar
ve aşiretler desteklenerek örgütlenmeleri sağlanmalı.
Suriye
için, nüanslar olmakla birlikte durum aynı. Devlet ve ordunun tamamen
dağılması Suriye’deki durumu Irak’tan beter hale getirebilir. Suriye’de ayrıca
mezhebi anlamda rövanşizm daha kanlı olabilir. Suriye muhalefeti
olarak bilinen yapı ülkede istikrarı sağlayacak bir güce sahip değil.
Üstelik Sünnilerin kendi aralarında hangi koşullarda anlaşacağı, kimi öncü
olacağı bile belli değil.
ABD'nin hava Saldırıları
görece etkili ama sonuç getirici değil. Zaten bundan
sonra IŞİD bulunduğu Suriye ve Irak’tan çatlak bulduğu bölgelere
kaymayı sürdürecek, Yemen’e, Suudi Arabistan'a oradan
Kuzey Afrika’ya (Libya’da halen mevcutlar) kadar yayılacaktır.
Ne yapmalı?
Birincisi, IŞİD’e katılımın
olduğu her ülke tehdit altında. Buna göre önlem almak, geri dönüşleri kontrol etmek
zorunlu. IŞİD ve benzeri anlayışlarıhiçbir koşulda tolare etmemek lazım.
Suriye’de kimsenin gerçek
anlamda kazanamayacağı savaşı bir an önce ortak noktalar temelinde durdurmak
(Bosna örneği), Irak’ta Sünnileri biran önce denkleme sokmak gerekiyor.
Ama yeni Ortadoğu’da yeni
politikalar gerekiyor. Çünkü Orta ülke ya da IŞİDistan denilen
bölge artık sadece kendi başında bir bölge değil. IŞİD
sadece Suriye ve Irak’ta işgal ettiği bölgelerde değil tüm
Ortadoğu’da yönetim isterken, mezhep savaşının öncüsü
olmayı hedefliyor. Suriye’nin bu halinde IŞİD bu güce ulaştıysa gelecekte,
rejimin yıkılmasıyla nasıl bir noktaya geleceğini düşünmek bile zor.
Hem Irak hem de Suriye’de
mezhepler ve etnik ayrımlar üzerinden yapılan mücadele IŞİD’in işini
kolaylaştırıyor. Rejimin yıkılmasının ardından Nusra lideri Golani Alevilere
hayat hakkı tanınmadığını açıkladı. Dürziler, Hristiyanlar ne olacak? Hatta
Sünnilere hayat hakkı tanınacak mı, belli değil. Bölgede hangi ülkelerin
mezhepçilik yaptığı biliniyor. Bazı ülkeler bu din/mezhep savaşları ve
çekişmeleri üzerinden yeni bir bölge inşa etmeye çalışıyor. Bu inşa süreci de
kısa sürecek gibi görünmüyor. Ama herkes kaybedecek maalesef.
Geçenlerde yayınlanan Libya
belgelerinde ABD’nin IŞİD’in yayılışı karşısında gözlerini kapadığını
öğreniyoruz.
Afganistan’da yapılan
yanlış da buydu. IŞİD, El Nusra ve benzeri anlayışlara göz yuman, ondan
farklı amaçlarla medet uman hangi ülke olursa eninde sonunda silahın kendisine
döndüğünü görecektir. Yakında Suriye’deki ‘son savaştan’ sonra…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder