Türkiye için Tel Abyad ve sonrası…
18/06/2015 diken.com
Tel Abyad iki sene
önce El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra militanlarının da arasında bulunduğu
Özgür Suriye Ordusu’na bağlı silahlı muhaliflerin eline geçmişti. Ardından, IŞİD
geldi ve El Nusra ile diğer muhalifleri kovaladı. Bildik bir Suriye değiş
tokuşu yaşandı yani.
Bu iki duruma da Türkiye
pek ses çıkarmadı. Oysa Tel Abyad’ın ÖSO’dan IŞİD’e geçmesi Türkiye
açısından büyük bir tehlikeydi.
Ne zaman ki Kobani
savaşı sonrası, YPG Tel Abyad’ı aldı, farklı sesler çıkmaya başladı. Sanki,
başından beri Suriyeli Kürtlerin ilerleyişi, de facto kantonlar karşısındaki
her oluşum tercih edilebilir gibi bir hava söz konusuydu.
İlk çatlak Kobani’de
yaşandı.
ABD’nin IŞİD savaşında
kara müttefiki olarak Irak’ta peşmerge ve Irak ordusunu, Suriye’de YPG’yi
seçmesi nedensiz değildi. Çünkü ABD cihatçı gruplarla işbirliği yapmak
istemiyordu (Bu arada ABD’nin El Nusra ile el altından işbirliği yaptığını da
söyleyelim).
Ama YPG yalnız değildi Kobani’de.
Kobani savunmasını ÖSO’ye bağlı Fırat Volkanı adlı grup ve peşmergeyle yapmış,
Türkiye de ÖSO’nun denkleme girmesini desteklemişti.
Şimdi Tel Abyad IŞİD’in
elinden alınırken Fırat Volkanı adlı grup yine var. Ama nedense Türkiye bu kez
grubun adını bile anmıyor. Suriye muhalefeti ‘Fırat Volkanı bizden değil’ gibi
açıklamalar yapıyor.
Neden?
Suriye’de tek bir karta
oynayan Türkiye yıllar önce Irak’ta olduğu gibi şimdi de Suriye’de Kürtleri
hala hesaba katmamakla hata mı ediyor?
Üstelik Türkiyeli ve
Suriyeli Kürtler akraba ve sınırın iki yanında yaşıyor. Yani böylesine de nazik
bir konu bu. Kobani’de görüldü bu.
Başlangıçta, yanlış bir
değerlendirmeyle hesaba katılmıyorlardı belki ama Suriyeli Kürtler, Suriye’nin
geleceğindeki önemli unsurlardan biri.
Tel Abyad’ın alınmasıyla
Baas dönemindeki Araplaştırma politikalarının sonucu oluşan boşluklardan biri
daha kapatıldı. Başından bu yana Esad rejimine ve Baas politikalarına karşı
çıkanların, konu Kürtler olunca bu durumu görmezden gelmeleri de çelişki.
Şimdi ABD, YPG ve
ÖSO Rakka’ya giden yolları keserek IŞİD’e karşı harekât başlatabilir.
İkinci seçenek Afrin’e
doğru, batı bölgesine yönelik yeni bir muharebe.
Bu durumda Afrin bölgesi
ile Kobane birleşebilir yani Suriye’deki Kürt hattı tamamlanabilir ama bu
şimdilik kolay değil çünkü orada diğer muhalif gruplar var. Üstelik bu cephe
Halep harekatıyla ilgili.
Ama her koşulda IŞİD
Türkiye’ye yakın bölgeleri kaybediyor ki bu olumlu bir gelişme.
Peki, Türkiye, Suriye’de
Kürtlerle yeni bir politika yeni bir gelecek üzerinden kafa yorması doğru olmaz
mı? Çünkü ‘büyük’ ülke ya da Ortadoğu’da önemli bir
ülke olmak farklı durumlara göre farklı pozisyon alabilme ve geleceği
görebilme, ön alma yeteneğiyle ilgili.
Ortadoğu için iki bildik
motto vardır.
Birincisi: Ortadoğu’nun
zemini kaygandır. Dikkat etmek gerekir (Biraz oryantalist bir yaklaşımdır).
İkincisi: Siz
Ortadoğu’ya girerseniz, o da sizin içinize girer.
Üçüncüsü de benden: Ortadoğu’yla
ilgili yeterli birikim ve tecrübeniz yoksa yanılırsınız.
Bu üç mottoyu bir araya
getirdiğimizde Tel Abyad’da olan biteni belki anlamak daha kolaylaşabilir.
Tel Abyad’da olanlar ve
bundan sonra olabilecekler, dört yıl önce Suriye politikasının temelleri
atılırken, muhtemel gelişmelerin hesaba katılmadığının bir göstergesi.
Esad yönetimi giderek
sıkışıyor ama hep söyleyegeldiğimiz gibi Esadlı, Esadsız, parçalanmış,
bölgelere ayrılmış ya da bir beş yıl daha sürecek bir iç savaşta kimsenin
istediği olmayacak… Bu savaşın tahmin edilmeyen sonuçları, Türkiye dahil etraftaki
herkesi derinden etkileyecek… Ve tabii ki Suriye’nin geleceğinde Kürtlerin, o
ülkenin vatandaşları olarak önemli rolleri olacak ve yeni bir Suriye ülkedeki
tüm gruplarla birlikte kurulabilecek.
Doğrudur, IŞİD sadece
IŞİD değildir. IŞİD bir sonuçtur. Bu noktaya gelmesinde birçok gerekçe vardır.
Ama sonuçta her seçenek
IŞİD ve benzeri zihniyetlerden iyidir; hem insanlık hem Türkiye için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder