MISIR
“DERSLERİ” VE TUNUS
25.10.2014
Tunus’ta
yapılan seçimleri sonucunda laik, liberal ve milliyetçi kesimlerin oylarını
alan Sibsi’nin cumhurbaşkanı seçilmesi ile Tunus Arap ayaklanmalarının tek ve
görece başarılı örneği olarak öne çıkıyor.
Arap ayaklanmaları
karakter olarak farklı toplumsal kesimlerin ortak talepleri üzerine kurulan, yazılmamış
toplumsal mutabakatlar çerçevesinde başlayan özgün bir durumdu.
Bu özgün
durum birlikte yola çıkan, mutabakatı oluşturan taraflardan güçlü olanın, tıpkı
Mısır’daki gibi, alanı hızla terk edip kendi yolunu çizmesi, çoğunluk olmanın
avantajı ile uzlaşma zemininden hızla uzaklaşması ilk çatlağını vermişti.
Genel itibariyle
ayaklanmanın ruhu zedelendiği gibi ileriye yönelik bir ‘çoğulcu’ demokrasi
denemesini de akamete uğrattı.
Mısır
darbesi ve Libya iç savaşı Tunus için önemli bir örneklerden. Çünkü Mısır
darbesi ülkeyi başlangıca döndürdü. Mısır’da seçilmiş bir cumhurbaşkanı
devrildi.
İhvan
hareketinin çok hızlı bir biçimde her şeyi kontrol atlına alma istemi, yola çıktığı
diğer kesimlerle birlikte oluşturduğu ve ayaklanmanın dinamiğini oluşturan
ortak talepleri göz ardı edilmesi, sadece çoğunlukçu yaklaşımın savunulması
geniş cepheyi böldü, darbecilerin işini kolaylaştırdı.
Darbe hem Müslüman
Kardeşleri iktidardan devirdi hem de Tahrir ayaklanması ile farklı tahayyüllüler
kuran diğer kesimleri de Mübarek dönemini aratır hale getirdi (tabii ki darbeyi
destekleyen ve Mübarek dönemini savunulardan söz etmiyoruz burada).Yani darbeciler
bir taşla iki kuş vurulmuştu.
Libya ise
sonunun nereye varacağı belli olmayan bir iç savaşa doğru gidiyor. Seçimle
gelen bir hükümet, seçimi tanımayan bir başka hükümet, iki parlamento ve bolca
askeri yapı söz konusu. Hükümetlerden birisi Trablus’ta diğeri Derne’de. Bu ikili
yapı anlaşsa bile ileriye yönelik bir istikrarın kurulması mümkün değil. Arıca Libya’da
El Kaide tarzı yapılar cirit atıyor.
Bu iki
ülkedeki gelişmeler Tunus için bir işaret fişeği niteliğindeydi. Ancak asıl
önemlisi Mısır örneği oldu.
Ayrıca
Tunus’taki toplumsal mücadelede ülkenin güçlü siyaseti hareketi İslamcı Nahda’nın,
ilk seçimlerden birinci, 2014 seçimlerinde ikinci parti olarak çıkmasına rağmen
kendi dayatmadı. Diğer seslere de kulak vermek zorunda kalarak ortak bir çıkış
noktası arayarak, ülkeyi giderek keskinleşen bir mücadele alanı yapma yerine, gelişmeleri zamana bıraktı ve ortak
mutabakatlara uymayı taahhüt ederek bugünlere gelindi. Tabii ki bu sadece
Nahda’nın iyi niyeti ve uzlaşmacı tavrından değil diğer siyasi hareketlerin
mücadeleleri sonucu ortaya çıktı.
Oysa
Nahda’da kendini dayatabilir ve sandıktaki çoğunluk yapısıyla iktidarı elinde
tutabilirdi. Ama Arap ayaklanmaları çıkış noktası itibariyle böyle bir hedefi
amaçlamıyordu ve etraftaki örnekler de iç açıcı değildi. Bu nedenle Tunus’ta geçiş
sürecinde Nahda ve laik, sol milliyetçi partilerin en azından şimdilik
demokratik bir olgunlukla hareket ettiğini söylenebilir. Tunusu’un kendine özgü
toplumsal yapısı, güçlü sendikal hareketleri de unutmamak gerek. İleride
Nahda’nın nasıl bir politik yolda ilerleyeceğini bilmekse güç.
Mısır ve
Libya’dan ders alan, ayaklanmaları sürecinin görece başarı örneği olarak Tunus
önümüzde duruyor. Burada temel espri ise çoğunlukçuluk üzerinden kendini
dayatmamak ve “akıl veren” bölge ülkelerine dikkat etmek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder