3 Eylül 2014 Çarşamba



Gazze saldırısı sona erdi. Bir sonrakine mi bakacağız?

3.9.2014

Türkiye medyası haklı olarak 51 gün gündeminden düşürmediği Gazze'ye yönelik İsrail saldırısı ardından imzalanan ateşkesle yine kendi gündemine döndü. Geçmişte de öyle olmuştur.

Olayın sıcak, acılı görüntülerine ara verilince medya da Filistin/Gazze meselesini rafa kaldırır. Ta ki bir sonraki saldırıya kadar.

Gazze'de yaşanan vahşet bir gerçektir ama medyanın da şiddeti sevdiği başka bir gerçektir; şiddet sona erdiğinde herkes kaldığı yerden devam eder. Pek kimse bundan sonra ne olacağını sormaz; belki merak etmez, o ilk tepkisellik yerini sessizliğe bırakır.


Bir Gazze savaşı daha ‘ateşkes’le sona erdi. İlk değildi, görünen o ki son da olmayacak. Mısır’ın arabuluculuğunda, imzalanan ucu açık ateşkes sürecinde her zaman olduğu gibi çözümü zor maddeler daha sonraya bırakıldı; belli ki iki taraf da bu maddelerin hayata geçmeyeceğini biliyor.

Hamas ve diğer Filistinli grupların gösterdiği direniş ( bütün gruplar birlikte mücadele verdi) İsrail saldırısını durduramasa da askeri olarak İsrail’e ciddi bir darbe vurdu. Bunun sonuçlarını bir süre sonra göreceğiz. Ateşkes sonrası her iki taraf da ‘kendi zaferini’ ilan etti. Ama Gazze yine bir deprem bölgesine döndü, iki binin üzerinde insan hayatını kaybetti. Nereden bakıldığına bağlı ama hem Filistin hem de İsrail tarafının sonucu kendi açılarından ‘zafer’ olarak değerlendirmesi normal.

Baştan söylemek gerekirse Gazze’deki gayri insani durum ve kuşatma koşulları değişmeden, Filistin işgalden kurtulmadan  birkaç sene sonra yine ‘aynı manzara ile karşılaşmak’ kaçınılmaz.

Ateşkese gelince;

İsrail’in bölgede 'yenilmez armada' olduğu efsanesi 2006’de Lübnan savaşında Hizbullah'ın direnişiyle sona ermişti. Filistinli örgütler Gazze’de bunu bir kez daha yinelediler. Her ne kadar eşit güçlerin savaşı olmasa da İsrail ordusu hiç beklenmediği bir direniş, tünel savaşı ve roket yağmuru ile karşılaştı.

Hamas'ın 2009 sonrası, kısa sürede toparlandığı, roket kapasitesini arttırdığı ve hatta Ben Gurion Havaalanını bile tehdit ettiği görüldü ki bunlar İsrail için çok ciddi darbelerdir.


 Hemen ateşkes maddelerine* bakalım;

-Bu şartlarda Gazze’ye yönelik ambargo ve ablukanın kalkması değil görece gevşemesi söz konusu. ( Yeni hükümet programında da ambargonun tamamen kaldırılmasından söz edilmemekte ve “ İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları ve başta Gazze olmak üzere uyguladığı kısıtlamalar sona ermedikçe normalleşme mümkün olmayacaktır” denilmekte)


-Ateşkes anlaşmasında insani yardım ve Gazze’nin yeniden imarına yönelik malzemelerin içeriye girmesi, Gazze’nin nefes borusu olan Refah sınır kapısından insan ve mal geçişine izin verilmesi dışında hemen hayata geçmesi mümkün olan madde pek yok.

-2012’de taraflar arasında yapılan anlaşmanın aynısı gibi. Balıkçılar için deniz milinin uzatılması kısa vadede mümkün değil.

-En önemli madde sınır kontrolünün Hamas’tan alınıp Filistin uzlaşı hükümeti güçlerine verilmesi, mal, para girişlerinin uzlaşı hükümetinin denetiminde olması. Bu şekilde Filistin Yönetimi yani Mahmud Abbas 7 yıl önce ‘kovulduğu’ Gazze’ye geri dönecek. 40 bin memurun maaşının Filistin yönetimi olmadan Hamas tarafından ödenemeyeceği de biliniyor.

-Havaalanı, liman inşaatları ise çok gerçekçi değil, İsrail’in oyalama taktiğinden başka bir şey değil.

Yani, İsrail hükümeti, İsrail medyasının da eleştirdiği şekilde  durumdan memnun değil. Medya 51 gün süren saldırının net sonuç vermediği, imha edilen tüneller dışında (ki birçok tünel hala ayakta duruyor) 51 gün öncesine dönüldüğünü iddia ediyor.

-Filistin tarafı ise İsrail ordusuna karşı haklı bir zafer kazandığını söylüyor ki bu doğru. Gazze’de son aylarda tükenen umutlar direnişle yeniden filizlendi. Siyaseten  tükenme noktasına gelen Hamas’a yeniden umut olma noktasına geldi. Tabii ki bu durum ekonomik şartları düzeltmesine ve memur maaşlarını ödeyebilmesine bağlı. Aksi halde direniş, günlük hayat anlamında sorunlar devam ettikçe direniş sorgulanma noktasına gelebilir.

-İsrail, geleneksel ‘düşman yaratma’ ya da ‘düşmanıyla varolma’ şeklinde ifade edebileceğimiz devlet refleksini devam ettiriyor.

-İsrail, saldırı öncesinde şekillenen Filistin ulusal mutabakat hükümetini zayıflatmak ve Filistinli grupları yeniden bozmak amacındaydı. Hamas, siyaseten inişe geçtiği bir noktada İsrail saldırısına gösterdiği askeri dirençle yeniden ayağa kalktı.

-İsrail kurduğu savunma sistemi ile roket saldırılarını savuştururken, bu sistemin delinebileceğini gördü.

-Mısır İsrail-Filistin sorununda yine bir numaralı aktör olduğunu gösterdi.

-Filistin halkı her şeye rağmen direnebileceğini ve İsrail’in tüm saldırına karşı ayakta kalabileceğini gösterdi.


Ancak başta söylediğimiz gibi soruna köklü çözüm bulunmadıkça, İsrail, Filistin için adil, kabul edilebilir şartlarda bir devleti kabul etmedikçe aynı filmi başa sarılacak gibi.


*Ateşkes maddelerinde, Tüm sınır kapılarının açılması,
- Gazze'ye insani yardımların girmesine izin verilmesi,
- Gazze'nin sınırlarının kontrolü Hamas'tan alınıp, Mahmud Abbas'ın başında olduğu Filistin uzlaşı hükümetine verilmesi,
- Filistin uzlaşı hükümetinin gözetiminde Gazze'yi yeniden inşa etmek için yardım ve para girişine izin verilmesi,
- Balıkçılık yapabilmek için İsrail'in Gazze karasularında uyguladığı ablukanın 6 milden başlayarak daha sonra yavaş yavaş genişletilmesi (Filistinliler bu sınırın uluslararası kanunlara uygun şekilde 12 mile çıkmasını istiyor) , Ayrıca bir ikili anlaşmayla Mısır da Gazze'yle 14 kilometrelik sınırı paylaştığı Refah kapısını açmayı kabul etti.

-Bir ay sonra da Hamas üyelerinin serbest bırakılması, Filistinli mahkûmlar Gazze Havaalanı'nın yeniden inşa edilmesi ve aktif hale getirilmesi, Gazze'de ticaret için bir liman kurulması, Hamas, bir yıldır maaş alamayan 40 bin Filistinli polis ve hükümet çalışanının ücretlerinin ödenebilmesi için, dondurulan hesapların yeniden aktif hale getirilmesini istiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder