Gazze
saldırısı sona erdi. Bir sonrakine mi bakacağız?
3.9.2014
Türkiye
medyası haklı olarak 51 gün gündeminden düşürmediği Gazze'ye yönelik İsrail
saldırısı ardından imzalanan ateşkesle yine kendi gündemine döndü. Geçmişte de
öyle olmuştur.
Olayın
sıcak, acılı görüntülerine ara verilince medya da Filistin/Gazze meselesini
rafa kaldırır. Ta ki bir sonraki saldırıya kadar.
Gazze'de
yaşanan vahşet bir gerçektir ama medyanın da şiddeti sevdiği başka bir
gerçektir; şiddet sona erdiğinde herkes kaldığı yerden devam eder. Pek kimse
bundan sonra ne olacağını sormaz; belki merak etmez, o ilk tepkisellik yerini
sessizliğe bırakır.
Bir
Gazze savaşı daha ‘ateşkes’le sona erdi. İlk değildi, görünen o ki son da
olmayacak. Mısır’ın arabuluculuğunda, imzalanan ucu açık ateşkes sürecinde her
zaman olduğu gibi çözümü zor maddeler daha sonraya bırakıldı; belli ki iki
taraf da bu maddelerin hayata geçmeyeceğini biliyor.
Hamas
ve diğer Filistinli grupların gösterdiği direniş ( bütün gruplar birlikte
mücadele verdi) İsrail saldırısını durduramasa da askeri olarak İsrail’e ciddi
bir darbe vurdu. Bunun sonuçlarını bir süre sonra göreceğiz. Ateşkes sonrası
her iki taraf da ‘kendi zaferini’ ilan etti. Ama Gazze yine bir deprem
bölgesine döndü, iki binin üzerinde insan hayatını kaybetti. Nereden
bakıldığına bağlı ama hem Filistin hem de İsrail tarafının sonucu kendi
açılarından ‘zafer’ olarak değerlendirmesi normal.
Baştan
söylemek gerekirse Gazze’deki gayri insani durum ve kuşatma koşulları
değişmeden, Filistin işgalden kurtulmadan birkaç sene sonra yine ‘aynı manzara ile
karşılaşmak’ kaçınılmaz.
Ateşkese
gelince;
İsrail’in
bölgede 'yenilmez armada' olduğu efsanesi 2006’de Lübnan savaşında Hizbullah'ın
direnişiyle sona ermişti. Filistinli örgütler Gazze’de bunu bir kez daha
yinelediler. Her ne kadar eşit güçlerin savaşı olmasa da İsrail ordusu hiç
beklenmediği bir direniş, tünel savaşı ve roket yağmuru ile karşılaştı.
Hamas'ın
2009 sonrası, kısa sürede toparlandığı, roket kapasitesini arttırdığı ve hatta
Ben Gurion Havaalanını bile tehdit ettiği görüldü ki bunlar İsrail için çok
ciddi darbelerdir.
Hemen ateşkes maddelerine* bakalım;
-Bu
şartlarda Gazze’ye yönelik ambargo ve ablukanın kalkması değil görece gevşemesi
söz konusu. ( Yeni hükümet programında da ambargonun tamamen kaldırılmasından
söz edilmemekte ve “ İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları ve başta Gazze
olmak üzere uyguladığı kısıtlamalar sona ermedikçe normalleşme mümkün
olmayacaktır” denilmekte)
-Ateşkes
anlaşmasında insani yardım ve Gazze’nin yeniden imarına yönelik malzemelerin
içeriye girmesi, Gazze’nin nefes borusu olan Refah sınır kapısından insan ve
mal geçişine izin verilmesi dışında hemen hayata geçmesi mümkün olan madde pek
yok.
-2012’de
taraflar arasında yapılan anlaşmanın aynısı gibi. Balıkçılar için deniz milinin
uzatılması kısa vadede mümkün değil.
-En
önemli madde sınır kontrolünün Hamas’tan alınıp Filistin uzlaşı hükümeti
güçlerine verilmesi, mal, para girişlerinin uzlaşı hükümetinin denetiminde
olması. Bu şekilde Filistin Yönetimi yani Mahmud Abbas 7 yıl önce ‘kovulduğu’
Gazze’ye geri dönecek. 40 bin memurun maaşının Filistin yönetimi olmadan Hamas
tarafından ödenemeyeceği de biliniyor.
-Havaalanı,
liman inşaatları ise çok gerçekçi değil, İsrail’in oyalama taktiğinden başka
bir şey değil.
Yani,
İsrail hükümeti, İsrail medyasının da eleştirdiği şekilde durumdan memnun değil. Medya 51 gün süren
saldırının net sonuç vermediği, imha edilen tüneller dışında (ki birçok tünel
hala ayakta duruyor) 51 gün öncesine dönüldüğünü iddia ediyor.
-Filistin
tarafı ise İsrail ordusuna karşı haklı bir zafer kazandığını söylüyor ki bu
doğru. Gazze’de son aylarda tükenen umutlar direnişle yeniden filizlendi. Siyaseten
tükenme noktasına gelen Hamas’a yeniden umut
olma noktasına geldi. Tabii ki bu durum ekonomik şartları düzeltmesine ve memur
maaşlarını ödeyebilmesine bağlı. Aksi halde direniş, günlük hayat anlamında
sorunlar devam ettikçe direniş sorgulanma noktasına gelebilir.
-İsrail,
geleneksel ‘düşman yaratma’ ya da ‘düşmanıyla varolma’ şeklinde ifade
edebileceğimiz devlet refleksini devam ettiriyor.
-İsrail,
saldırı öncesinde şekillenen Filistin ulusal mutabakat hükümetini zayıflatmak
ve Filistinli grupları yeniden bozmak amacındaydı. Hamas, siyaseten inişe
geçtiği bir noktada İsrail saldırısına gösterdiği askeri dirençle yeniden ayağa
kalktı.
-İsrail
kurduğu savunma sistemi ile roket saldırılarını savuştururken, bu sistemin
delinebileceğini gördü.
-Mısır
İsrail-Filistin sorununda yine bir numaralı aktör olduğunu gösterdi.
-Filistin
halkı her şeye rağmen direnebileceğini ve İsrail’in tüm saldırına karşı ayakta
kalabileceğini gösterdi.
Ancak
başta söylediğimiz gibi soruna köklü çözüm bulunmadıkça, İsrail, Filistin için adil,
kabul edilebilir şartlarda bir devleti kabul etmedikçe aynı filmi başa
sarılacak gibi.
*Ateşkes
maddelerinde, Tüm sınır kapılarının açılması,
-
Gazze'ye insani yardımların girmesine izin verilmesi,
-
Gazze'nin sınırlarının kontrolü Hamas'tan alınıp, Mahmud Abbas'ın başında
olduğu Filistin uzlaşı hükümetine verilmesi,
-
Filistin uzlaşı hükümetinin gözetiminde Gazze'yi yeniden inşa etmek için yardım
ve para girişine izin verilmesi,
-
Balıkçılık yapabilmek için İsrail'in Gazze karasularında uyguladığı ablukanın 6
milden başlayarak daha sonra yavaş yavaş genişletilmesi (Filistinliler bu
sınırın uluslararası kanunlara uygun şekilde 12 mile çıkmasını istiyor) ,
Ayrıca bir ikili anlaşmayla Mısır da Gazze'yle 14 kilometrelik sınırı
paylaştığı Refah kapısını açmayı kabul etti.
-Bir
ay sonra da Hamas üyelerinin serbest bırakılması, Filistinli mahkûmlar Gazze
Havaalanı'nın yeniden inşa edilmesi ve aktif hale getirilmesi, Gazze'de ticaret
için bir liman kurulması, Hamas, bir yıldır maaş alamayan 40 bin Filistinli
polis ve hükümet çalışanının ücretlerinin ödenebilmesi için, dondurulan
hesapların yeniden aktif hale getirilmesini istiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder