14 Ağustos 2014 Perşembe




AMERİKAN BOMBARDIMANI IŞİD’İ DURDURAMAZ, BU ÇÖZÜM GEÇİCİDİR.

11.08.1014/ diken.com

ABD Başkanı Obama, Irak’taki son durumu ve IŞİD’i işaret ederek “ bu sorunu haftalar içinde çözeceğimizi sanmıyorum” derken haklıydı. Geriye dönüp bakıldığında Irak’ın bu duruma gelmesinde başrolü oynayan Amerika’nın, bu ülkeden çekilmesinin ardından geride bir enkaz ve demokrasi “müsveddesi” kalmıştı.

IŞİD’in bu bozuk yapının üzerinden yürüdüğü ve ülkeyi en zayıf noktası olan Sünni bölgesinden vurduğu ortada. Ama hakkını teslim etmek gerekir ki IŞİD’in bugünkü duruma gelmesindeki büyük katkıyı Suriye’deki iç savaş sağladı. Nasıl mı?


IŞİD’E YOL VERİLİNCE

Çünkü ABD, merkezi hükümet ve Sünni bölgesi 2007’de, o dönemki El Kaide tandanslı hareketleri geriletmişti. Suriye’deki savaşta dünyanın dört bir yanından gelen binlerce kişiye göz yumularak ‘yol verilmesi’ ve bunlardan medet umulmasına, Irak’ta başbakan Maliki politikalarının IŞİD’e ‘dolaylı katkısı’ eklenince durum bu noktaya geldi.

El Kaide’nin türevi olan IŞİD ve cihatçı mantıktaki diğer muhalif gruplar (gerçi Suriye’de cihatçı mantık dışında çok fazla grup kalmadı. ÖSO’nun ne durumda olduğu belli değil) Suriye’de kontrolden çıkan bölgeleri ele geçirdikten, kendi katı, geri anlayışlarını baskı ve terör yoluyla uyguladıktan sonra Irak’a yönelme imkanı buldu. Bir parantez açarsak asıl El Kaide yani Zarkavi’nin lideri olduğu merkez belli bir bölgeyi ele geçirmek için uğraşmıyor, ‘düşmanı’ farklı coğrafyalarda yıpratmayı amaçlıyor. IŞİD ise şiddet politikaları çerçevesinde belirli bir bölgeyi ele geçirmek amacında. Klasik ve modern anlamları içeren karma bir ordu kurarak ile kontrol sağlıyor.


IŞİD’in arkasında dönemsel çıkarlar nedeniyle bazı ülkelerin olduğu, göz yumulduğu doğruluk payı taşısa da bu tür yapıların bir süre sonra kontrolden çıktığı 30 yıldır bilinen bir gerçek. Bu nedenle İŞID’ın yöntemlerinden kısa vadede medet umanlar bir süre sonra kaybediyor. Suriye’de IŞİD’e ‘yol veren’ bildik ülkeler, Irak’ta Sünni Arapları aynı akıbet bekliyor.

BİR SELEFİ DEVLETİ PEKÂLÂ MÜMKÜN

İŞID Irak harekâtıyla aslında tüm bölgenin dengesini sarstı. Irak’ta Selefi Vahabi anlayışın kök salabileceği, hatta orta bölgede bir Selefi devletin kurulabileceği hiç de göz ardı edilmemeli.

IŞİD’in ilerlemeye çalıştığı coğrafyaya bakarsak, çoğunun itilaflı bölgeler olduğunu görülür. Bu bölgeler Irak merkezi yönetiminin denetimi ama Kürt Yönetiminin sınırları içinde, statüleri hala belli değil. Mahmur, Sincar, Kerkük bunların arasında.

IŞİD’İN ASKERİ BİR AKLI VAR

İtilaflı bölgelerin statüsü Irak anayasasının 140. Maddesine göre yapılacak referandum sonucu belirlenecek.  IŞİD ve Sünni Araplar bu bölgeleri ele geçirip, fiili durum yaratarak elini güçlendirmek ve kendi bölgesini katarak Sünni Arapların sınırlarını genişletmek, su ve petrol kaynaklarına yönelmek niyetinde. Askeri olarak taktiklerine, hangi bölge ve hedeflere yöneldiklerine bakıldığında, bunun arkasında bir askeri aklın olduğu görülüyor. Yani bir grup ya da gruplar koalisyonu söz konusu; Irak’ta Sünni Araplar ve eski Baascılar gibi. 


İŞİD ile Sünni Arapların bu birlikteliği ne kadar götürecekleri ise belirsiz. Ama Sünni Arapların şu haliyle IŞİD olmadan tek başlarına hareket edebilme güçleri yok. Eğer Sünni Araplarla Kürtler ve Şii Araplar Bağdat’ta yeni bir yapılanma için bir araya gelirse ancak İŞİD’le mücadele edebilir. Aksi halde Sünni Araplar da İŞİD’den kolay kolay kurtulamayacak.


PEŞMERGELERE DERS!
Suriye’nin üçte, Irak’ın dörtte birini elinde tutan IŞİD, Musul baskını ile ele geçirdiği ağır ve komplike silahları Amerikan bombardımanı dışında durdurulması pek kolay görünmüyordu. Nitekim öyle oldu.

Bu durum nerdeyse 20 yıldır savaşmayan Peşmergeler için de bir ders niteliğinde. Dağda savaşmakla Irak’ın düz arazisinde, üstelik farklı taktiklerle, savaşı lehine çevirebilen IŞİD güçleri karşısında tutunması mümkün değildi. Silahları demode, eğitimsiz Peşmerge güçleri, Amerikan bombardımanı, PYD ve PKK ile belli bölgelerde birlikte verdiği mücadeleyle IŞİD’i şimdilik geriletti. Çünkü Erbil’in düşmesi Irak’ın düşmesi demektir. Bu çok mümkün görünmemekle birlikte mevcut atmosferin halk arasında yarattığı panik, Iraklı Kürtler açısından bir kez daha düşünülmesi gereken bir nokta; üstelik kısa süre öncesine kadar Bağımsız Kürdistan’dan bahsedildiğini düşünecek olursak.
Bir hayalden gerçeğe dönüşmeye başlayan Bağımsız Kürdistan fikrinin yine ertelenmek zorunda kalınacağı, Kürt bölgesinin koşullarının buna hazır olmadığı bu vesileyle görüldü. Kimilerinin deyimiyle AVM’si olan ama ordusu olmayan bir ülkenin kendini koruması mümkün değildi.

VAROLUŞSAL BİR SAVAŞ

Diğer yandan bu durum uzun süredir, farklı gerekçelerle rakip olan  Kürt grupları, Hoşyar Zebari’nin deyimiyle “varoluşsal” savaşta bir araya getirdi. Suriye’de PYD ile alan mücadelesine giren KDP, Sincar dağlarındaki Ezidileri kurtarmak için YPG’ye ya da Mahmur’da  savaşmaya gelen PKK’lılara ihtiyacı olduğunu anladı.

Dolayısıyla Türkiye’nin KDP’nin bu işbirliğine ses çıkarmadığı/çıkaramadığını da ekleyelim. Kürtler arasındaki bu askeri dayanışmanın siyasi olarak da devam edeceği kuşkulu olsa da, bölgede bundan böyle Kürt grupların kısır, küçük çıkarlar için mücadele ederken bir kez düşünmeleri gerekebilecek. Yani bölgede Peşmerge prestij kaybederken, ortada bir Peşmerge Bakanlığı olsa bile KDP, KYB ve Goran hareketinin birlikte hareket etmediği, modern bir ordunun çok uzağında olduğu görüldü. Bundan sonrası için Kürt partiler tek başlarına hareket edemeyeceklerini gördüler; durumdan ne kadar ders çıkacakları ise kendi sorunları.

GÜVENLİK PAMUK İPLİĞİNE BAĞLIYMIŞ

Bir diğer nokta ise yine Kürdistan Bölgesel yönetiminin ileriyi göremeyerek İŞİD’in Maliki’yi meşgul edeceğini düşünmesiydi. Sünni Arapların desteğindeki IŞİD Kürtleri yanılttı. Bu saldırıya kadar Irak’ın en güvenlikli, en zengin ve en kurumsal yapısı Kürt bölgesi olmakla birlikte, “en güvenlikli’ kısmının pamuk ipliğine bağlı olduğu ortaya çıktı. Zenginliğin tehlikeye girmemesi için de Amerika devreye girdi.

Ama görüldü ki artık Irak Kürt bölgesi de artık Irak’ın genelindeki kaos ve belirsizlikten muaf değil. Bu durum ve IŞİD tehdidi Türkiye dahil tüm bölge ülkelerine ileriye yönelik değerlendirmesi gereken bir durum, ciddi bir tehlike. Çünkü, IŞİD sadece Amerikan bombardımanı ile durdurulacak bir hareket değil; bombardıman sadece onları geriletebilir.

Kendi Kürtleriyle barışmaya çalışan Türkiye'yse, bu niyeti hızlı bir şekilde hayata geçirip en kısa zamanda özellikle Suriye ve Iraklı Kürtlerle yeni bir siyasal zeminde buluşmalıdır. Çünkü bölgenin fotoğrafı giderek değişiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder