AMERİKAN BOMBARDIMANI
IŞİD’İ DURDURAMAZ, BU ÇÖZÜM GEÇİCİDİR.
11.08.1014/
diken.com
ABD
Başkanı Obama, Irak’taki son durumu ve IŞİD’i işaret ederek “ bu sorunu
haftalar içinde çözeceğimizi sanmıyorum” derken haklıydı. Geriye dönüp
bakıldığında Irak’ın bu duruma gelmesinde başrolü oynayan Amerika’nın, bu
ülkeden çekilmesinin ardından geride bir enkaz ve demokrasi “müsveddesi”
kalmıştı.
IŞİD’in
bu bozuk yapının üzerinden yürüdüğü ve ülkeyi en zayıf noktası olan Sünni
bölgesinden vurduğu ortada. Ama hakkını teslim etmek gerekir ki IŞİD’in bugünkü
duruma gelmesindeki büyük katkıyı Suriye’deki iç savaş sağladı. Nasıl mı?
IŞİD’E YOL VERİLİNCE
Çünkü
ABD, merkezi hükümet ve Sünni bölgesi 2007’de, o dönemki El Kaide tandanslı
hareketleri geriletmişti. Suriye’deki savaşta dünyanın dört bir yanından gelen binlerce
kişiye göz yumularak ‘yol verilmesi’ ve bunlardan medet umulmasına, Irak’ta
başbakan Maliki politikalarının IŞİD’e ‘dolaylı katkısı’ eklenince durum bu
noktaya geldi.
El Kaide’nin türevi olan IŞİD ve
cihatçı mantıktaki diğer muhalif gruplar (gerçi Suriye’de cihatçı mantık
dışında çok fazla grup kalmadı. ÖSO’nun ne durumda olduğu belli değil) Suriye’de
kontrolden çıkan bölgeleri ele geçirdikten, kendi katı, geri anlayışlarını
baskı ve terör yoluyla uyguladıktan sonra Irak’a yönelme imkanı buldu. Bir
parantez açarsak asıl El Kaide yani Zarkavi’nin
lideri olduğu merkez belli bir bölgeyi ele geçirmek için uğraşmıyor, ‘düşmanı’ farklı
coğrafyalarda yıpratmayı amaçlıyor. IŞİD ise şiddet politikaları çerçevesinde
belirli bir bölgeyi ele geçirmek amacında. Klasik ve modern anlamları içeren
karma bir ordu kurarak ile kontrol sağlıyor.
IŞİD’in
arkasında dönemsel çıkarlar nedeniyle bazı ülkelerin olduğu, göz yumulduğu
doğruluk payı taşısa da bu tür yapıların bir süre sonra kontrolden çıktığı 30
yıldır bilinen bir gerçek. Bu nedenle İŞID’ın yöntemlerinden kısa vadede medet
umanlar bir süre sonra kaybediyor. Suriye’de IŞİD’e ‘yol veren’ bildik ülkeler,
Irak’ta Sünni Arapları aynı akıbet bekliyor.
BİR SELEFİ
DEVLETİ PEKÂLÂ MÜMKÜN
İŞID
Irak harekâtıyla aslında tüm bölgenin dengesini sarstı. Irak’ta Selefi Vahabi anlayışın
kök salabileceği, hatta orta bölgede bir Selefi devletin kurulabileceği hiç de
göz ardı edilmemeli.
IŞİD’in
ilerlemeye çalıştığı coğrafyaya bakarsak, çoğunun itilaflı bölgeler olduğunu
görülür. Bu bölgeler Irak merkezi yönetiminin denetimi ama Kürt Yönetiminin
sınırları içinde, statüleri hala belli değil. Mahmur, Sincar, Kerkük bunların
arasında.
IŞİD’İN ASKERİ
BİR AKLI VAR
İtilaflı
bölgelerin statüsü Irak anayasasının 140. Maddesine göre yapılacak referandum
sonucu belirlenecek. IŞİD ve Sünni
Araplar bu bölgeleri ele geçirip, fiili durum yaratarak elini güçlendirmek ve
kendi bölgesini katarak Sünni Arapların sınırlarını genişletmek, su ve petrol
kaynaklarına yönelmek niyetinde. Askeri olarak taktiklerine, hangi bölge ve
hedeflere yöneldiklerine bakıldığında, bunun arkasında bir askeri aklın olduğu
görülüyor. Yani bir grup ya da gruplar koalisyonu söz konusu; Irak’ta Sünni
Araplar ve eski Baascılar gibi.
İŞİD
ile Sünni Arapların bu birlikteliği ne kadar götürecekleri ise belirsiz. Ama
Sünni Arapların şu haliyle IŞİD olmadan tek başlarına hareket edebilme güçleri
yok. Eğer Sünni Araplarla Kürtler ve Şii Araplar Bağdat’ta yeni bir yapılanma
için bir araya gelirse ancak İŞİD’le mücadele edebilir. Aksi halde Sünni
Araplar da İŞİD’den kolay kolay kurtulamayacak.
PEŞMERGELERE
DERS!
Suriye’nin üçte, Irak’ın dörtte birini
elinde tutan IŞİD, Musul baskını ile ele geçirdiği ağır ve komplike silahları
Amerikan bombardımanı dışında durdurulması pek kolay görünmüyordu. Nitekim öyle
oldu.
Bu
durum nerdeyse 20 yıldır savaşmayan Peşmergeler için de bir ders niteliğinde.
Dağda savaşmakla Irak’ın düz arazisinde, üstelik farklı taktiklerle, savaşı lehine
çevirebilen IŞİD güçleri karşısında tutunması mümkün değildi. Silahları demode,
eğitimsiz Peşmerge güçleri, Amerikan bombardımanı, PYD ve PKK ile belli
bölgelerde birlikte verdiği mücadeleyle IŞİD’i şimdilik geriletti. Çünkü Erbil’in
düşmesi Irak’ın düşmesi demektir. Bu çok mümkün görünmemekle birlikte mevcut atmosferin
halk arasında yarattığı panik, Iraklı Kürtler açısından bir kez daha
düşünülmesi gereken bir nokta; üstelik kısa süre öncesine kadar Bağımsız
Kürdistan’dan bahsedildiğini düşünecek olursak.
Bir
hayalden gerçeğe dönüşmeye başlayan Bağımsız Kürdistan fikrinin yine ertelenmek
zorunda kalınacağı, Kürt bölgesinin koşullarının buna hazır olmadığı bu
vesileyle görüldü. Kimilerinin deyimiyle AVM’si olan ama ordusu olmayan bir
ülkenin kendini koruması mümkün değildi.
VAROLUŞSAL BİR
SAVAŞ
Diğer
yandan bu durum uzun süredir, farklı gerekçelerle rakip olan Kürt grupları, Hoşyar Zebari’nin deyimiyle
“varoluşsal” savaşta bir araya getirdi. Suriye’de PYD ile alan mücadelesine
giren KDP, Sincar dağlarındaki Ezidileri kurtarmak için YPG’ye ya da Mahmur’da savaşmaya gelen PKK’lılara ihtiyacı olduğunu
anladı.
Dolayısıyla
Türkiye’nin KDP’nin bu işbirliğine ses çıkarmadığı/çıkaramadığını da ekleyelim.
Kürtler arasındaki bu askeri dayanışmanın siyasi olarak da devam edeceği
kuşkulu olsa da, bölgede bundan böyle Kürt grupların kısır, küçük çıkarlar için
mücadele ederken bir kez düşünmeleri gerekebilecek. Yani bölgede Peşmerge
prestij kaybederken, ortada bir Peşmerge Bakanlığı olsa bile KDP, KYB ve Goran
hareketinin birlikte hareket etmediği, modern bir ordunun çok uzağında olduğu
görüldü. Bundan sonrası için Kürt partiler tek başlarına hareket edemeyeceklerini
gördüler; durumdan ne kadar ders çıkacakları ise kendi sorunları.
GÜVENLİK PAMUK
İPLİĞİNE BAĞLIYMIŞ
Bir
diğer nokta ise yine Kürdistan Bölgesel yönetiminin ileriyi göremeyerek İŞİD’in
Maliki’yi meşgul edeceğini düşünmesiydi. Sünni Arapların desteğindeki IŞİD Kürtleri
yanılttı. Bu saldırıya kadar Irak’ın en güvenlikli, en zengin ve en kurumsal yapısı
Kürt bölgesi olmakla birlikte, “en güvenlikli’ kısmının pamuk ipliğine bağlı
olduğu ortaya çıktı. Zenginliğin tehlikeye girmemesi için de Amerika devreye
girdi.
Ama
görüldü ki artık Irak Kürt bölgesi de artık Irak’ın genelindeki kaos ve
belirsizlikten muaf değil. Bu durum ve IŞİD tehdidi Türkiye dahil tüm bölge
ülkelerine ileriye yönelik değerlendirmesi gereken bir durum, ciddi bir
tehlike. Çünkü, IŞİD sadece Amerikan bombardımanı ile durdurulacak bir hareket
değil; bombardıman sadece onları geriletebilir.
Kendi
Kürtleriyle barışmaya çalışan Türkiye'yse, bu niyeti hızlı bir şekilde hayata
geçirip en kısa zamanda özellikle Suriye ve Iraklı Kürtlerle yeni bir siyasal zeminde
buluşmalıdır. Çünkü bölgenin fotoğrafı giderek değişiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder